Tam 10 yıldır yok, Anneler Günü’nde arayıp da gününü kutlayacağım bir Annem yok artık. İzmir’den Batman Kozluk’taki sesi, telefondan da olsa duymak, beni mutlu ediyordu. Sesini duymak için neler vermezdim neler. Yaşama gözlerini yumduğunda kimine göre yüz yaşında, kimine göre yüzden belki de fazlaydı. Benim için yine de erken gelen bir ölümdü. Vefatından altı ay önceydi, telefondaki sesini hiç beğenmemiştim. O ses yüreğimde bir yara açmıştı. O yara hala yüreğimde. Karlı bir kış gününde Konya Ovasında buz pateninde kayan sporcular gibi yol alan otobüsle Kozluk’a gidip, kendisini İzmir’e getirdim. Eşim “Anne yorgunsun banyoyu, Helin’in odasını hazırladım biraz dinlen” sözüne “Kızım yürüyerek gelmedim ki otobüste oturarak geldim, yorgun değilim” sözü Anneme çok yakıştı dedim. O yaşında bile çok sevdiğim içli köfte ve su böreği yaptı. Herkes için annesi mutlaka değerlidir, olmalıdır da. Benim Annem çok ama çok değerliydi benim için. Yıllar önce gazetede ondan söz ettiğimi ona söylemişlerdi. Okuma yazma bilen birini bulup okutmuştu. Çok sevinmişti onu kaleme aldığım için. Beni aradı teşekkür etmek için. Ben bir iki cümle yazmıştım oysa. O yaşamın acımasızlığına direnmekle kalmadı, bizi de o acımasız yaşam koşullarına rağmen en iyi şekilde yetiştirdi. Kozluk’ta araba yoktu. Kimsenin tavuğu bile yokken Babamın 8 katırı vardı. Katırlarla yük ve yolcu taşınırdı. Katırların yedisi telef oldu. Belediyeye çöpçü olarak işe başladı. Kalan katırı belediyenin çöp arabasına bağladı. Babam 46 yaşında amansız hastalıktan yaşama veda etti. Babam Müslümanlığı seçtiği için çok varlıklı olan babasının mirasını ret etmişti. Annem de babamın kararına saygılı davrandı. Onca yoksulluğa rağmen, babamın mirasının peşine koşmadığı gibi çocuklarını da koşturmadı. Belediyede çöpçü olan babamın ölümünden 2 ay sonra 8. Çocuğunu Dünya’ya getirdi. Babamın belediyede sosyal güvencesi var sanılıyordu. Kayıtlarda bulunamadı. Aslında nasıl maaş bağlanılacağı mı bilinmemişti, anlaşılamadı bir türlü. Maaş bağlanamadığı için oldukça yoksulluk yaşadık, Annem ve yedi kardeşim ile birlikte. Soğuklarda aç yatmanın ne zor olduğunu küçücük yaşımda öğrendim. Yine de dayılarımdan ve Kozluklulardan Allah razı olsun. Zekat ve yardımlarından çok şefkatlerini hiç esirgemediler. Annem buğday hasatlarında toprakta kalan buğday tanelerini parmak uçları ile topladı. Un değirmenlerinde öğüttürdü, bizlere tandırda ekmek yaptı, karınlarımızı doyurdu. Berivanların arkasından gittiği yerlerde hayvanlarının gübresini toplayıp tezek yaptı, üşümeyelim diye sobada yaktı... Kahvaltı sofralarında mercimek çorbasının yanında, yumruklanarak kırılan kuru soğan ya da kahvaltı soframızın en lüksü “murtaga” denilen yağda kavrulmuş undu. Bal, peynir, zeytin hiç olmadı yıllarca. Çalışan kadınların evlerinde çocuklarına dadılık yaptı. Annesi ortaokulda matematik öğretmenim olan çocuklardan biri şimdi Bornova Ağız Diş Sağlığı Başhekimi Esra Özçalışkan. Baktığı çocukların yemediklerini eve getirdi, yedirdi. Giymediklerini bize giydirdi. Kozluk’taki düğünlerde yemekleri yapar, bayramlarda baklava ve börekleri açardı. Biz de nasiplenirdik tabi bu güzel yemeklerden. Babamdan maaş bağlanılmadı ama çöpçü kadrosuna alındı belediyede. Belediye başkanlığı başka aşirete geçince işten atılma korkusu ile hizmetli olarak kız yatılı bölge okuluna geçişi yapıldı. Orada kız çocuklarının üstlerini, başlarını yıkadı. Yoksul, kimsesiz çocuklara annelik yaptı. Annem, acımasız dünya düzenine başkaldıran bir kadındı. Ona “Dade Güle” derlerdi. Eğitime çok değer verirdi. 7. Çocuğunu okula kayıt etmek için mahallede çocukları okula yazan öğretmenlerin peşine koşturmuştu. Yeni bir önlük alamamıştı ama oğluna. Ablasından kalan önlüğü küçültüp oğluna uydurmuştu. Yedinci çocuğunu onurlu, insanlığa hizmet için yetiştirmiş, 3 fakülte bitirtmişti. O ablasının önlüğü ile okula başlayan çocuk ta bendim. Benim Annem onurlu, çevrelerinde sevilip sayılan başkasının hakkına göz dikmeyen, kendi hakkını da başkasına yedirtmeyen 8 çocuk yetiştirdi. Çocukları ile mutlu yaşayan, binlerce kilometre uzaklıktaki çocuklarına yanındaymış gibi hissettiren bir annem vardı. Annem On yıldır yok … Anneler gününde varlığını çocuklarına adayan tüm annelerin gününü kutluyor, yaşamını yitirenlere Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Sonsöz “Annen giderse yarım da, yarınsız da kalırsın”
YILMAZ DURMAZ
Köşe Yazarları
ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU Futbolun filofozu: Sokrates ESAT ERÇETİNGÖZ Atilla Köprülüoğlu'nun meslekte 41. Yılını kutladık AVNİ ERBOY Kötü olan zemin mi, futbol mu? ERDOGAN ARIPINAR Türkiye’de Bir Spor Kulübüne Başkan Adayı İseniz, Okuyunuz! Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN Léon Marchand ve diğer konular… SEZGİ KAYA Meşhur Dubai Çikolatası ve onun sosyolojik tahlili CAN BARHAN Jose Mourinho'yu uyarmak lazım OKAN YÜKSEL Göztepe'nin koca kaptanı Gürsel Aksel SEVGİ MOLVA Biz ne yapıyoruz? BEDRİ CUMHUR DOĞU Omiros Ailesi'nden Çocuk Yuvasına YILMAZ DURMAZ Karşıyaka için şart! FİRDEVS TUNÇAY Bakü'de bir Karşıyaka sevdalısı Prof. Dr. YÜCEL OCAK Kirli düşüncelerinizi ve ellerinizi futbolun üzerinden çekin Dr. ŞABAN ACARBAY Antrenörler ve yorgunluğun giderilmesi Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI Futbolun ve futbolcunun kirli yüzü MUSTAFA YILMAZ Halka ucuz gıda için... SİNAN GENÇ Göztepe hikayesi... TEOMAN GÜRAY Bir kıvılcım yakmak EBRU DIVRAK Sonra ne oldu? Prof. Dr. İLKER GÜL Vatan, Millet, Sakarya gazı... Prof. Dr. BİLGE DONUK Pandemi Döneminde Çocuk ve Spor MERT ERBOY Kaf Kaf maç sonu çekilir! Dr. HAKAN TARTAN Bir insanlık abidesi Kemal Baysak ERDAL İZGİ İki bin onsekiz TUNÇ AFŞAR Yeniden yapılanma
Yorum Yazın
Facebook Yorum