Farkı, fark edebildiniz mi?
Hayatı aynı yaşamak da bir tercihtir, ama fark yaratmak isteyenler ve yaratanlar her zaman hatırlanır. Tarih, gün gelir onları anımsatır.
Farkı yaratan insanoğludur. Çalışması, düşünceleri, icraatları, ekibi yaratması, insanlara davranışı… Hayata bakış açısı ve geleceği okuyabilmesi.
Hepsi bir arada olur mu?
Olmalı…
Doğru olan; bir karar verirken düşünmek en önemlisi. İyiyi kötüyü tartmak, irdelemek ve sonuca varabilmek…
Bizim güngörmüş dediğimiz büyüklerimizin hep söylediği sözdür; “Allah insanın karşısına iyilerini çıkarsın…” 
Bazen kavun olmadığı için koklayamıyor, o zaman da yanılıyorsunuz. Bazıları “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyerek hatalar zincirine yeni halkaları ekliyor. Kimisi de “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” Atasözünü aklına getirerek temkinli davranıyor.
O nedenle doğru zamanda, doğru yere, doğru kişi diyenlerin tercihinde ne kadar haklı olduğunu görebileceksiniz.
Bunu gerçekleştirebildiğiniz sürece, sonundaki fark, sizi de mutlu edecek, diğerlerini de. Hele bu bir hizmet sektörü ise, insanoğlu “Bundan iyisi Şam’da kayısı” demekten kendisini alamayacak…
Üstünüz de; rahat, mutlu, huzurlu. Bilecek ki güvende. Arkadan hançerlenmeyecek!
“İyiyi yaptık, işi tamamladık demek” güzel de, bizim felsefemizde iyi ile yetinmemek de var. İyinin de iyisi yok mu?
Olduğuna göre devam!
Yaşam boyu istikrarlı olmak kazandırır. Belki menfaatine dokunanların kurşunlarına hedef olup, “çamur at, izi kalsın” mantığıyla sinsice hareket edenlerin, arkanızdan kuyunuzu kazanların saldırısına uğrayabilirsiniz. Hiç önemli değil. İnsanların sizi ve geçmişinizi bildiğinde o çamur, atanların sadece yüzüne gözüne değil, her yerine bulaşmakla da kalmaz. Gün gelir onu da aşar!
Geçmişte, İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’ndeki yönetimleri çok eleştirmişimdir. Hep derim. Rahmetli Safter Karabağlı’nın başkanlığındaki yönetim gibisi gelmedi. O dönemdeki genel koordinatör bu işin ustası, hocaların hocası Yaşar Ergün’ün idaresi gerçekten harikaydı. Kurulan ekip de efsane olarak halen anımsanır. Başarılarla dolu izler bırakmıştır… Birbirlerini tamamlayan bu ikili inanılmaz başarılı işlere imza attı. Dünya Rekoru kırıldı, Avrupa ve Türkiye Şampiyonluklarının ardı kesilmedi… Elbette oluşturdukları ekibi de onların en büyük yardımcısı oldu.  
Bazılarını da gördük ki; öncelikle belediye başkanına “allayıp, pullayıp” götürmeleri yetmiyormuş gibi medyaya hep kazandıklarını, günlük başarıları servis etti.
Defalarca ligden düşen asansör takımları, bir açılıp kapanan, karşılaşmalarda hezimet sonuçlar örtbas edildi. Yabancılara verilen paralar, kapı dışarı edilen milli sporcular, yüzüne bakılmayan şampiyonların durumları sorgulanmadı. Yüzde 10 başarıya alkış tutanlar, yüzde 90’ı bilmediklerinden, görmediklerinden, söylenmediği için de öğrenemediklerinden hesabı da kesemedi. Makama her seferinde “Yalan rüzgarı”nı adeta “mutluluk rüzgârı” gibi estirilerek getiren, kendisine en büyük payı çıkaranlar şimdi nerede?
Söyleyin İzmir ve Türk Sporu için ne yaptılar?
Bir dönem kulüp başkanının sporcuların alacaklarını vermeden, deplasmanlara gitmeden, şubeleri faaliyete geçirmeden bütçeyi kısıp da para arttırarak, yılsonunda belediye başkanının makamına çıkıp; “Başkanım. Bu kadar başarıdan sonra kulübe bir de otobüs aldık” diye övünerek, kendi koltuğunu garanti altına almak için çaba harcayanlara ne demeli? Peki ya o gençlerin hak ettiklerini vermemek, salon temiz kalsın diye antrenmanlara kapatmak, bütçesi olmasına rağmen deplasman maçlarına gitmemek, hatırlı kişilere göz yummak, amatör kulüpleri yok saymak, engelli kulüplere servisi “aracımız yok” diye vermemek, halk ve gençlik için sporu elinin tersiyle itmek, vicdanlarını hiç sızlatmadı mı?
Yakın zamanda bir diğer başkan da…
Haydi, canımızı daha fazla sıkmayalım. Bunu gerektiği zaman yazma hakkımız saklı kalmak kaydı ile arşive kaldıralım… Zaten bilen de her şeyi bilmiyor mu?
İşin içinde olduğumuzdan (olayları ve sporu yakından izlememiz, araştırmamız, belgelememiz) farkı görmememiz için gözlerimizi, duymamak için de kulaklarımızı kapatmanız gerekiyor. Biz bu halkın menfaatlerini korumak, mesleğimizi dürüstçe yapmak uğruna kör ve sağır olamayız!
“Bugün durum nedir?” Diye soracak olursanız.
Yazıya başlangıç da yazdığımı tekrarlıyorum: Farkı, fark edebildiniz mi?
Sözünü ettiğim İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nde son dönemde gerçekten çok güzel işler olmaya başladığıdır. Kapanan ve pasif duruma getirilen çeşitli şubeler yeniden açıldı, alt yapılara önem verildi. Kulübün üzerinde ağır yük olduğu iddia edilen başta olimpik olimpik branşlar olmak üzere çoğu iyileştirmeye gitti ve gerektiği gibi oldu. Şehrin dört bir yanındaki spor tesislerinde engelsizler göz ardı edilmedi, onlara kucak açılarak sporda da ön plana çıkarıldı. Özel öğrenciler ve her yaş grubuna sağlıklı yaşam için çeşitli spor kursları hizmete sokuldu.  En önemlisi de İzmir’in en büyük ihtiyacı olan yüzme havuzuna giremeyen her yaştaki özel gereksinimli bireylere ücretsiz yüzme kursları açıldı. Amatör spor kulüpleri ve üst kurulları, federasyonlar ile diyaloglar güzelleşti, ortak noktada buluşulup, sağlam temeller atıldı. Destekler için çabanın harcandığı gözlemlendi. Tek değil, çeşitli dallarda yepyeni spor organizasyonları yapılarak İzmir’in adı bu alanlarda da yeniden duyurulmaya başladı. Uluslararası Federasyonlar İzmir’e şampiyonalarının bir etabını vermek için adeta birbirleriyle yarışır duruma geçti. Ulusal federasyonlar Türkiye Şampiyonalarını yeniden bu kentte yapmak için çalışmaları başlattı, yeni sezon programlarına alma kararı aldı. Gizli kapılar arkasında değil, şeffaf yönetim tarzı benimsendi. En önemlisi de kulüp, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ile aynı kulvarda birlikte el ele yürümeye başlayıp, çift başlılık ortadan kalktı. Kulüp-belediye işbirliği güçlü bir yapıyı ortaya çıkardı.
Bunların hepsi güzel de; kendiliğinden mi oldu?
Elbette hayır!
Farkı yaratan insanoğludur. Bu farkı da üstteki komutanlar ve kurduğu, kurmaya da devam ettiği uyumlu ekibinin kolektif çalışması yarattı.  Yaratmaya da devam ediyor.
Doğru düşünen, doğru karar veren ve doğruların yapılmasını takip eden profesyonel üst yönetici farkı bu olsa gerek!
Bu arada kusursuz dönmeye başlayan, güzellikleri yansıtan ortama çomak sokan veya sokmaya çalışanlar yok mu?
Onlar da çok!
Artık ok yaydan çıktı. Hedefinde güzellikler var. Yeri gelmişken o kişiler için anlamlı bir sözü aktaracağım. “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye…” Bizans Oyunlarını bırakın, çünkü atı alanın Üsküdar’ı geçtiğini de unutmayın! Gün; güzel insanların günü…
Doğru bireylerin çalışkanlığıyla şehrimizde spor kalkınır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler. Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, gerçekler onu yetişip geçer. Yeter ki sen hata yapma...
 
Doğru zamanda, doğru yere, doğru kişi…































Yorum Yazın
Facebook Yorum