MENU
  • YAŞAM-TURİZM
  • ALIŞVERİŞ
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • ETKİNLİK TAKVİMİ
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
Kimse Duymasın
DOLAR34.0692
EURO37.7489
GR ALTIN2730.4
ÇEYREK4491.1
İzmir
Kimse Duymasın
Kimse Duymasın
  • GÜNCEL
  • MEDYA
  • SAĞLIK
  • MAGAZİN
  • TEKNOLOJİ
  • KÜLTÜR-SANAT
  • SPOR
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • ÇEVRE
Kapat

Kazım Koyuncu anısına...

Ana SayfaYazarlarATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU
25 Haziran, 2023, Pazar 23:51 655
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Kazım Koyuncu anısına...

"Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene”
KAZIM KOYUNCU 
''Sevgi bin kilometre ötede bile olsa, gelir dokunur bize.''
"Barış içinde bir dünyayı, bütün insanlığa dilemek isterim."
"Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız."
"Biliyorum
Toprak çökecek
Bir yıldız yağmuruna tutulacağım
Başım dönecek
Arkamda seni bulacağım
“Haydi” diyeceksin...
Ernesto gibi
Gidelim
Yıldızların çok olduğu
Bir gökyüzü altına.”
Dedi...
****
"Şarkılarla geçtim aranızdan,
Yalnızlar gibi susup uzun uzun
Düşlüyorum bu kenti
Ahh, bir aşk gibi"yi...
Söyledi...
****
"Türk'üm dedim 
Faşist dediler.
Kürt'üm dedim, 
'hadi lan bölücü' dediler.
Laz'ım dedim, 
'hadi lan devşirme 
Rum' dediler.
Alevi'yim dedim, 
'dinsiz kızılbaş' dediler.!
Ben dedikçe onlar da birşeyler dedi.
'İnsanım' 
diyecektim ama; 
İnsanlığa ait herşeyi 
yok ettiler!"
Dedi!..
****
Sonra...
Sonra "Teşekkürler" etti Dünya''ya;
"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne,
günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar’a, ateş hırsızlarına, Ernesto 'Çe' Guevara’ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz(...)
Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik.
Teşekkürler dünya.”
****
"Ben çok  fiyakalı bir hastalığa yakalandım Baba" yla kansere  meydan okudu, ardından  unutulmaz 
şu tespiti yaptı;
"Hayatım boyunca Türkiye'deki sistemle mücadele ettim.
Sonunda fark ettim ki sistemle kanser aynı şey."
****
Devam etti;
"İşte gidiyorum, birşey demeden
Arkamı dönmeden, şikayet etmeden
Hiçbir şey almadan, birşey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden, gidiyorum
Ne küslük var ne, pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki, senin yanında
Sesin uzaklaşır, her bir adımda
Ayak izim, kalmadan, gidiyorum"..
****
"Yerim yurdum yoktur benim. İşte bir yerindeyim" dediği Dünya'dan, 
"İşte gidiyorum"la, 18 yıl önce -tam da bugün-  aramızdan ayrıldı.
Sevdiklerini/sevenlerini yüreğinden vurdu
Kâzım Koyuncu!
****
O, Karadeniz'in dalgalarının kıyıyla buluşmasında, hırçın derelerin akışında yaşar.
O, birbirinden zarif şarkılarında yaşar!..
O, mücadelesiyle gönlümüzde yaşar!
O, omuzdaşı Umay Umay'ın
"Güneşe çıkardım kalbini, Kazım. 
Yine de seni hayatta tutmayı başaramadım." dizelerinde yaşar, hepimize de "hüzündür bize yakışan" dedirtir!
O, "Birbirimizi sevmemiz için birbirimize benzememiz gerekmez" diyebilen sevgi adamıdır!
****
Sesiyle, sözüyle, umuduyla, gençliğiyle, cesaretiyle, ışığıyla bizi aydınlatan...
Karadeniz müziğini Rock'la harmanlayıp özgün tarzını oluşturan...
"Şair Ceketli Çocuk" tanımının pek yakıştığı...
''Güzel gülüşlü"...
"Bordo-Mavi", "Trabzonspor" ismi geçince heyecandan yerinde duramayan...
Düzene;
"Sizin için ucuz olan nükleer enerji değil, insan hayatıdır!"la kafa tutan "devrimci"
Kâzım Koyuncu!..
****
Yakın dostu Şevval Sam ardından yazdı bu mektubu;
"Canım Kardeşim
Gittiğinde sen benden 
1 yaş büyüktün, 
şimdi ben 9 yaş büyüğüm senden.
Saçlarının ne kadar beyazlayacağını, hayatın seni nasıl demleyeceğini, şarkılarını, sözlerini 
ne renklere boyayacağını 
hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Gidiverdin vakitsiz..
Biz işte öyle…
Devam…
Hala yaşamın bir yerlerinden tutunmaya çalışıyoruz.
Alan olmadı mı 
vermek kolay değil bu nefesi.
Direnmek faydasız, 
dersini alıp ezber etmeden bırakmıyor hayat.
Eh! Benim de payıma 
az düşmedi; çarpa çarpa, 
hayatın sistemini anlamaya çalışıyorum hala...
Eskisinden daha çok ihtiyacım var anlamaya zira... 
40’lar biraz böyle; 
sen bilmezsin.
GARİP BİR MATEMATİK VAR BURADA
Bu dünya cennet mi 
cehennem mi bilemedim.
Garip bir matematik var burada.
Babaların günahlarını 
çocukları ödüyor 
ve babaların günahları bitmek bilmiyor.
Ödeyecek 
çok bedelimiz var gibi...
Bir taraftan da, ne kadar acı çekersen o kadar büyüyorsun, öğreniyorsun.
Her acı, 
içinde bir bilgiyi de saklıyor.
Garip bir paradoks; 
ancak, hayatın derinliklerini keskin bir farkındalıkla gören ve kafasını çeviremeyen 
biri olarak geldiysen buraya, 
geçmiş olsun.
Evet burası bir cehennem… Kalbinden gören insanlar için kaçınılmaz bir gerçek bu.
Ama 
ne kadar zor böyle yaşamak.
Sen bir ağacın, hayvanın, çocuğun, kadının ya da 
bir halkın acısını görürdün mesela.
Kimbilir nasıl da acı çektin yaşadığın kısacık süre boyunca.
Aslında ne kadar da güçlüydün.
Varlığınla Karadeniz’in 
sarp dağları gibiydin -inatla direnişin, devrimciliğin 
bundandı- kalbinse 
hemen yağıveren bulutlarıydı 
o heybetli dağların...
Çaresizliğin katlanılmazlığını şarkı söyleyerek unuturdun.
Sahneden başka 
hiç bir yere ait hissetmezdin kendini...
Belki de sadece sahnedeyken affedebilirdin o acı veren 
ya da acı çeken insanları.
Hepsi bir arada 
olabiliyorlar çünkü.
Aynı evde, aynı sofrada, 
aynı şehirde aynı ülkede, 
aynı konserde…
Onları da iyileştiriyordun, 
çünkü hepsi bu lanet ettiğin sistemde birer kurbandı belki de…
BELKİ ORADAKİ ÇOCUKLARLA TANIŞMIŞSINDIR
Ah bir bilsen nasıl kesiyorlar ağaçlarımızı.
Ruhumuzu ayrı, bedenimizi ayrı nefessiz bırakıyorlar.
Ama Gezi döneminde 
olmanı isterdim.
En çok da sen gurur duyardın oradaki çocuklarla. 
Dünyayı cennete çevirebilecek yürekte çocukların, 
o umudun, paylaşımın, 
senin gözlerini 
nasıl parlatacağını 
tahayyül edebiliyorum.
Orada hep senin şarkılarını söylediler biliyor musun? 
Hep ve hala da rehberlerisin onların. 
Hiç bilmiyorum ki.. 
Belki oradaki çocuklarla tanışmışsındır bile; 
Ali İsmail, Abdocan, 
Ethem... 
Bir de ufaklığımız vardı, 
Berkin...
O zaten çok küçüktü.
Hep küçük kalacak...
Onun da boyunun ne kadar uzayacağını, nasıl bir delikanlı olacağını, 
nasıl aşık olacağını 
hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Bedenini bir yaşta bırakıp gidenler gibi… 
Senin gibi…
Ah! Kazım’cığım…
Gittin işte...
Arkanı da dönmedin, 
şikayet de etmedin.
Üzerinden 10 koca yıl bile geçti.
Sen o yaşta kaldın.
Ben her sene senden 
bir yaş daha uzaklaşacağım. 
Her sene anlatacaklarım 
daha da birikecek.
Zaman burada bizi daha da değiştirip dönüştürecek belki…
Belki kendine hapsedecek. 
Ne garip, burada zaman 
diye bir şey var değil mi?
Farkettim de; 
sen buradayken de zamansızmışsın 
canım kardeşim.
Bizse...
Biz işte öyle...
Devam...
Hala yaşamın bir yerlerinden tutunmaya çalışıyoruz.
Dedim ya, alan olmadı mı 
vermek kolay değil bu nefesi...
Bu beden hapishanesinden 
azat olduğumuzda, 
bir zaman, 
bir biçim buluşsak keşke.
Sevgi bağı beden tanımaz, 
canım kardeşim.
Hasretle..."
****
Sen
"nerden bilecektin ki ölümün ince belli bir bardak çayla dudak arasında olduğunu!.."
Koyverdin gittin bizi, koyverdin!..
ÖZLEDİK,
ÇOK ÖZLEDİK
SENİ BE KAKİ...
Fotoğrafın asla silinmeyecek yüreğimizden!
Yahya Kemal 'in dediği gibi;
"Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene...”
Emeğine, bıraktığı izlere ve müziğinle.
Sözünle, yorumunla, yiğitliğinle, sevginle.
Bu Dünya'ya eklediğin renklere saygıyla...

Yorum Yazın

Facebook Yorum

ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU

    iletişime geç

    ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Köşe Yazarları
    ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU
    ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU Bir Efsaneydi Levent Kırca 
    ERDOGAN ARIPINAR
    ERDOGAN ARIPINAR Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nde neler oluyor?
    Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN
    Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN Kongre sonrası
    AVNİ ERBOY
    AVNİ ERBOY Spor sadece futbol mu?
    SEVGİ MOLVA
    SEVGİ MOLVA Zeytin ağacıma dokunma
    BEDRİ CUMHUR DOĞU
    BEDRİ CUMHUR DOĞU Karşıyaka Körfezi’nde Dalgalanan Bayrak
    ESAT ERÇETİNGÖZ
    ESAT ERÇETİNGÖZ Selçuk Efes Müzesini gezdim
    YILMAZ DURMAZ
    YILMAZ DURMAZ İktidarın yolu
    SEZGİ KAYA
    SEZGİ KAYA Dönemin en ünlü yazarlarından: Virginia Woolf
    SİNAN GENÇ
    SİNAN GENÇ Ataları düşman değil, kardeşmiş
    CAN BARHAN
    CAN BARHAN Jose Mourinho'yu uyarmak lazım
    OKAN YÜKSEL
    OKAN YÜKSEL Göztepe'nin koca kaptanı Gürsel Aksel
    FİRDEVS TUNÇAY
    FİRDEVS TUNÇAY Bakü'de bir Karşıyaka sevdalısı
    Prof. Dr. YÜCEL OCAK
    Prof. Dr. YÜCEL OCAK Kirli düşüncelerinizi ve ellerinizi futbolun üzerinden çekin
    Dr. ŞABAN ACARBAY
    Dr. ŞABAN ACARBAY Antrenörler ve yorgunluğun giderilmesi
    Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI
    Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI Futbolun ve futbolcunun kirli yüzü
    MUSTAFA YILMAZ
    MUSTAFA YILMAZ Halka ucuz gıda için...
    TEOMAN GÜRAY
    TEOMAN GÜRAY Bir kıvılcım yakmak
    EBRU DIVRAK
    EBRU DIVRAK Sonra ne oldu?
    Prof. Dr. İLKER GÜL
    Prof. Dr. İLKER GÜL Vatan, Millet, Sakarya gazı...
    Prof. Dr. BİLGE DONUK
    Prof. Dr. BİLGE DONUK Pandemi Döneminde Çocuk ve Spor
    MERT ERBOY
    MERT ERBOY Kaf Kaf maç sonu çekilir!
    Dr. HAKAN TARTAN
    Dr. HAKAN TARTAN Bir insanlık abidesi Kemal Baysak
    ERDAL İZGİ
    ERDAL İZGİ İki bin onsekiz
    TUNÇ AFŞAR
    TUNÇ AFŞAR Yeniden yapılanma
    Kimse Duymasın
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Kimse Duymasın 2020 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle