MENU
  • YAŞAM-TURİZM
  • ALIŞVERİŞ
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • ETKİNLİK TAKVİMİ
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
Kimse Duymasın
DOLAR34.0692
EURO37.7489
GR ALTIN2730.4
ÇEYREK4491.1
İzmir
Kimse Duymasın
Kimse Duymasın
  • GÜNCEL
  • MEDYA
  • SAĞLIK
  • MAGAZİN
  • TEKNOLOJİ
  • KÜLTÜR-SANAT
  • SPOR
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • ÇEVRE
Kapat

Lüksemburg Futbol Ulusal Takımı ve Türkiye

Ana SayfaYazarlarProf. Dr. SEYHAN HASIRCI
26 Eylül, 2022, Pazartesi 08:38 424
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Lüksemburg Futbol Ulusal Takımı ve Türkiye

Her ne kadar Futbolla ilgili bir şey yazmak hiç içimden gelmese de, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi! Ülke futbolumuzun ve özellikle de Ulusal takımımızın gidişatının pek iç açıcı olmadığını ve bunun nedenlerini dilim döndüğünce kısaca anlatmaya çalıştım. Ne varki nafile! Dün oynanan Lüksemburg Türkiye Futbol müsabakasını dikkatlice izlemeye çalıştım! Ve bir kez daha futbol yazıyorum.

Bu maç ve futbolumuza ilişkin birkaç konu üzerinde durmak istiyorum ve gerçekten bu maçı izlerken aciziyetimizin adeta zirve yaptığını gördüm; Birincisi sanki biz o Avrupa’nın küçücük ülkesi (Lüksemburg toplam 642.208 kişilik bir nüfusa sahip olan) ile değil sanki Brezilya milli takımıyla oynuyormuş gibiydik! Bu ülkenin nüfusu İstanbul’un en küçük ilçesinden de daha küçük ve biz bu takımla berabere kaldık diye havalara uçuyoruz. Bu bağlamda futbolcuların psikolojik olarak hiç hazır olmadıklarını, Alman teknik direktör sayın Kunz futbolculardan daha çaresiz olduğunu üzülerek izledim. Kendi ülkemizde onca yetenekli antrenörümüz varken, biz neden hala dışarıdan bir antrenör ile çalışma ihtiyacını duyuyoruz? Bu durumu ben hala anlamış değilim?

Bir ikinci konu; Taraftarların tutum ve davranışları; Taraftar sahaya neden yabancı madde atar? (sürü psikolojisi diyeceksiniz ama sürüyü farklı eğitirseniz durum farklı olur!)  Biz hala aldığımız cezalardan uslanmadık mı? Adam gibi maç izlemeyi daha ne zaman öğreneceğiz? Kısacası; onlar (rakip) olmasa oyun olmaz, top oynanmaz. Bu aynı zamanda Fair Pley’in değişmez kuralıdır ve bükemediğin eli öpeceksin! Misafir sporculardan ne elde etmek istiyoruz anlamış degilim? Onların top oynamamasını ve gol atmamalarını mı beklemeliyiz? Her takım sahaya kazanmak için çıkmıyor mu? Ve güçlü olan kazanır, bunu neden içselleştirmiyor bu toplum?

Bir başka sorun, koskoca bir ulusun futbol federasyonu taraftarlarını eğitecek bir taraftar projelerini yörütecek hiçbir kimsesi yok mu? Kendi çalışma alanım ve konum olduğu için ısrarla söylüyorum; ki! 2008 avrupa futbol şampiyonasında Rahmetli Hasan Doğan Başkanın ve UEFA’nın isteği üzerine başlattığımız bu proje nasıl oldu da ortadan kaldırıldı, yok edildi? Ülkemiz bu konuda acilen çözümler üretmeli ve insan gibi maç izleyen taraftarları eğiterek, çoğaltmanın yolları bulunmalı ve derhal deplasmana gidecek misafir takım seyircisine engel tamamen kaldırılmalıdır. Bu işin nasıl olacağını defalarca anlattık ve yine isterlerse severek yardımcı olacağımızı buradan paylaşmak isterim.

Acaba bu içinde bulunduğumuz durum sadece beni mi çok etkiliyor ve üzüyor? Yoksa ülkemizde futbol sporunu yöneten kişileri hiçmi rahatsız etmiyor?  Futbolumuzdan söz ederken; ülkemizde top koşturan yabancı futbolcuların çokluğundan ve bu yabancıların sahayı parsellemiş olmalarından dolayı kendi öz çocuklarımıza pek top oynama deneyim kazanma şansı tanımadığını ve böylesi küçüçük bir ülke maçında hop oturup hop kalkmaya devem edeceğiz gibime geliyor.

Lig maçında federasyon 8 yabancının sahada olmasına izin veriyor. Tam bir saçmalık. Ülke yabancı çöplüğü. Ya kalitesiz yabancı geliyor ya da emekli olmaya geliyorlar. Emeklilik yaşı gelmeden gelenler de Avrupa’da alabilecekleri paranın 2-3 katını alacakları için ülkemize geliyor. İyi olup genç yaşta gelip çıkış yaparak Avrupa’ya giden oyuncu çok çok az. Buradaki en büyük problem 4 büyük denen takımların futbolu ve federasyonu istedikleri gibi ellerinde oynatmaları, yönetmeleri ve devletin buradaki saçmalıklara seyirci kalmasıdır.

Ülkemiz futbolunun içerisinde bulunduğu bu kötü gidişi durdurabilmek için küçücük bir beyin fırtınası yaparak bu durumu kısaca özetlersek; Futbol sporunun artık spor olmaktan çok paranın, ticaretin çok üst boyutta döndüğü adeta bir kumar oynama alanı olduğunu söyleyebiliriz. İçerisinde binbir entrikaların çevrildiği bir paçavra ve kısır dögüsünü ülkemizde daha rahat görebilmekteyiz.

Bir futbol kulübü başkanı transfer ettiği futbolcudan elde edeceği parayı düşünürken, Antrenör kendi başarısını daha da sağlamlaştırmak için dışarıdan yetenekli ve çok pahalı futbolcu transfer etmenin derdindedir ve kuşkusuz bağlantıda olduğu menejerler aracılığı ile bunu çoğu zaman sağlar. Sözüm meclisten dışarı (Öylesine dürüst antrenörler varki isim vermeyeceğim ve onları bu çarkın dışarıda tutuyorum),  ama teknik adamlar, yani antrenörler takımda yer alacak sporcuyu kulüp yönetimi ve başkana deklere ederek ısrarla kendi belirlediği kişileri takım kadrosuna almak ister! Kimbilir ne çıkarı var? Diğer tarafta farklı beklentileri olan Başkan kendi bildiği kadar değişik yöntemler uygulamaya çalışır.

Böylesi bir döngü içerisinde; Antrenör Menejerden, Menejer Futbolcudan, Futbolcu kulüpten aldıkları yüksek paralarla ve de kulüplerde işi bilmeyen ancak kendini uyanık sanan başkanlar sayesinde milyonlarca borç batağına saplanır giderler. Ve bizler bunun adına spor, bunun adına futbol diyoruz! Bir de zavallı taraftarlar var ki ben hala onları anlamış değilim (Ancak şu bir gerçek ki onların büyük bir çoğunluğu hayatta çok az başarılı olmuş ve takımının başarısını kendi başarısymış gibi görüp hayaller içerisince yaşayan ve hayatının tümünü taraftarı olduğu takımın başarısına adamış olan kişilerdir! Bunu biliyoruz.)

Evet işte bu kısır döngü içerisinde (Maalesef yeterli bilgi ve yeteneğe sahip olmayan kişilerce) yürütülmeye çalışılan ülke futbolunun daha farklı bir yerde olmasını beklememeliyiz. Bir başka sorun ise ülke düzeyinde görev yapan teknik adamlar; ülkedeki sayıları 1500’e yakın olan teknik adamların içerisinden sadece 30’u taş çatlasa 40’ı dönerli bir şekilde görev yapıyor olmalarıdır,  geri kalanlar ise sanırım beklemedeler!

Yine bir spor dalı hiç kuşkusuz sporcusu, antrenörü, hakemi, taraftarı ve yöneticisinin kaliteli olmasıyla gelişir. Sporcu sayısı, antrenörlerin yeterli bir eğitimden geçmiş olması, hakemlerin doğru karar verebilme yetenekleri iyi bir şekilde geliştirmeleri ve tüm bunların çok iyi bir şekilde organize edilmesi sayesinde o spor dalı  gelişir ve büyür. Kendi içlerinde gruplaşan, birbirlerini kim bilir farklı dünya görüşünden dolayı ötekileştiren bir anlayışla hiç bir yere varamayız. Dolayısı ile böylesi bir davranış gösteren bu kurumlar ülke sporuna pek faydalı şeyler verebilecekleri beklenemez. Ülkemizde hangi takıma hangi antrenör gidecek bunun kararını kulüp kendisi veremiyorsa! Bazı kulüplere gidecek antrenörü bazı kişiler belirliyorsa bu iş artık kokuşmaya başlamıştır.

Üstü kapalı olsa da (ateş olmayan yerden duman tütmez derler) ben bu yazımda Lüksemburg/Türkiye futbol maçından yola çıkarak yazmaya çalıştığım sorunları ya da başka bir anlatımla Ulusal futbol takımımızın neden başarılı olamadığını, azıcık ta olsa anlatmaya çalıştım. Zaman zaman o kurumun paydaşları ile sohbet esnasında duyduklarım beni daha çok endişelendiriyor doğrusu. Spor yazan insanlarımız çoğunlukla birilerine yaranmak için gözlerini kapatak hoş şeyler yazmaya çalışırlar! Ben ise olaylara hep biraz eleştirisel yaklaşmaya çalışırım, bu durum sporcu başarı ve başarısızlığını ve bunun altında yatan sorunları bilmesine yardımcı olur, dolayısı ile bu onun erkenden önlem almasını sağlar!  Her neyse üzülsekte ağlasakta bu ülkede spor alanında alınan başarı ve başarısızlıkların tümü bizim diyerek son noktayı koyalım.

Herkese en içten dileklerimle sağlıklı yarınlar dileyip saygılar sunarken, Milli Takım antrenörümüz Stefan Kunz’a da ayrıca selamlarımı sunuyor ve soruyorum; Haben sie eine Sportpsychologin gefunden?

Yorum Yazın

Facebook Yorum

Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI

    iletişime geç

    Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Köşe Yazarları
    SEVGİ MOLVA
    SEVGİ MOLVA Yapay ve İki Yüzlü Yapay ve İki Yüzlü
    AVNİ ERBOY
    AVNİ ERBOY Doğru zamanda, doğru yere, doğru kişi…
    ESAT ERÇETİNGÖZ
    ESAT ERÇETİNGÖZ Tarihi İzmir Milli Kütüphane 'de Cumhuriyet Konseri...
    MERT ERBOY
    MERT ERBOY Derbide kaybolan adalet
    ERDOGAN ARIPINAR
    ERDOGAN ARIPINAR Öğretmenin okulumuz açıldı, OLİ ne zaman gelecek?
    ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU
    ATİLLA KÖPRÜLÜOĞLU Sinemamızın "Fosforlu Cevriye"si Neriman Köksal
    Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN
    Prof. Dr. YAVUZ TAŞKIRAN Spor yorumculuğu üzerine…
    BEDRİ CUMHUR DOĞU
    BEDRİ CUMHUR DOĞU Karşıyaka Körfezi’nde Dalgalanan Bayrak
    YILMAZ DURMAZ
    YILMAZ DURMAZ İktidarın yolu
    SEZGİ KAYA
    SEZGİ KAYA Dönemin en ünlü yazarlarından: Virginia Woolf
    SİNAN GENÇ
    SİNAN GENÇ Ataları düşman değil, kardeşmiş
    CAN BARHAN
    CAN BARHAN Jose Mourinho'yu uyarmak lazım
    OKAN YÜKSEL
    OKAN YÜKSEL Göztepe'nin koca kaptanı Gürsel Aksel
    FİRDEVS TUNÇAY
    FİRDEVS TUNÇAY Bakü'de bir Karşıyaka sevdalısı
    Prof. Dr. YÜCEL OCAK
    Prof. Dr. YÜCEL OCAK Kirli düşüncelerinizi ve ellerinizi futbolun üzerinden çekin
    Dr. ŞABAN ACARBAY
    Dr. ŞABAN ACARBAY Antrenörler ve yorgunluğun giderilmesi
    Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI
    Prof. Dr. SEYHAN HASIRCI Futbolun ve futbolcunun kirli yüzü
    MUSTAFA YILMAZ
    MUSTAFA YILMAZ Halka ucuz gıda için...
    TEOMAN GÜRAY
    TEOMAN GÜRAY Bir kıvılcım yakmak
    EBRU DIVRAK
    EBRU DIVRAK Sonra ne oldu?
    Prof. Dr. İLKER GÜL
    Prof. Dr. İLKER GÜL Vatan, Millet, Sakarya gazı...
    Prof. Dr. BİLGE DONUK
    Prof. Dr. BİLGE DONUK Pandemi Döneminde Çocuk ve Spor
    Dr. HAKAN TARTAN
    Dr. HAKAN TARTAN Bir insanlık abidesi Kemal Baysak
    ERDAL İZGİ
    ERDAL İZGİ İki bin onsekiz
    TUNÇ AFŞAR
    TUNÇ AFŞAR Yeniden yapılanma
    Kimse Duymasın
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Kimse Duymasın 2020 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle