Türkiye cayır cayır yanıyor, kahroluyoruz. Çeşme, Antalya, Manisa Bursa, Çanakkale… Son yıllarda her yaz aynı manzaralar olmaya başladı. Bu yaz bir ayda toplam 13 bin futbol sahası büyüklüğünde alan yandı. Bir haftada 624 yangın çıktı. Çok anormal. Göğe yükselen duman, alevlerin önünden kaçmaya çalışan zavallı hayvanlar, kavrulan toprak, kirlenen hava, çölleşen ülkemiz. Çok acı ama, bazen de yanan insanlar, evler, köyler, şehirler...
Kim yakıyor? neden yakıyor? yakalanan şüpheliler konuştu mu? Ne ceza alacaklar Orman yakmanın, bu ihanetin cezası nedir?
Az oranda da olsa, bazı yangınların ihmal ve cehalet yüzünden çıkıp, sıcak hava ve rüzgar nedeniyle yayıldığı da bir gerçek… Sonra ekran başında izleyen milyonlar “çok üzüldük” deyip hayatlarına devam ediyorlar.
Bu böyle gitmez ! Orman yangınları kader değil. Bu yangınların büyük çoğunluğu insan eliyle çıkıyor. Artık hepimiz son yangınların kasıtlı çıkarıldığına inanıyoruz. Büyük düşmanlık bu. Savaşta mıyız yoksa ? Bazen de bir izmarit, bir piknik ateşi, bir dikkatsizlik ve bazen rant uğruna küçük hesaplarla, bilinçli-bilinçsiz çıkarılan yangınlar. Yani suçlusu esas rüzgâr ya da sıcak değil bu kabusun; insanlar ! Kötü niyetli insanlar…
Hepimiz bu ülkenin toprağına, ağacına, suyuna sahip çıkmak zorundayız. Ormana giren herkes sorumludur. Bir cam şişe gördüğünde alıp çöpe atmak, yangın tehlikesi gördüğünde bildirmek, ateş yakmamayı ilke edinmek. Bunlar görevdir. Böyle zamanlarda ormana ve tabiat parklarına girişler kesinlikle yasaklanmalıdır.
Esas devletin ve bazen de yerel yönetimlerin bahaneleri bitmeli. Somut çözümler oluşturulmalı. Ormanlık alanda da meteoroloji istasyonları kurulmalı, risk haritaları güncellenmeli, kuraklığa dayanıklı ağaçlar daha çok dikilmeli ve çam gibi kozalak atan ağaçlar zamanla diğerleri ile değişmeli. Kuru dal ve yanıcı maddelerden çevre temizlenmeli, ormanlık alanda yapılaşmalar kısıtlanmalı. Bu bölgelerdeki evlerin yanıcı olmayan malzemelerle yapılması sağlanmalı. Orman yapı yönetmeliği çıkmalı, turizm, tarım, sanayi faaliyetlerinin ormanlık alanda yoğunlaşmaması sağlanmalı. Doğal ve yapay yangın önleme şeritleri oluşturulmalı, orman sağlığı izleme birimleri olmalı, zararlılarla mücadele ve ağaçlandırma çalışmaları desteklenmeli, yangın tahliye planları yapılmalı, yerel itfaiye güçlendirilip tahliye grupları ve itfaiye gönüllüleri yetiştirilmeli, ormanlık alan ile yapılaşma bölgeleri arasında açık alanlar bırakılmalı. Geçişler için uygun ara yollar yapılıp işaretler konmalıdır.
Ayrıca; yangın sezonu öncesinde, tam donanımlı ekipler her şeyleriyle hazır olmalı, yangın kuleleri ve drone sistemleri 7/24 çalışmalı, yeterli yangın söndürme uçakları hazır bulunmalı. Ormanı yakanlara, caydırıcı cezalar uygulanmalı, kasıt varsa sadece ağaca değil, vatana ihanet sayılmalı.
Unutmayalım, yanan sadece ağaç değil. Çocuklarımızın nefesi, içtiğimiz su, soluduğumuz hava yanıyor. Orman bizim geleceğimiz, nefesimiz, umudumuz. Evimiz, yurdumuz yanıyor. Ağaçları, hayvanları, tüm canları korumak, hepimizin boynunun borcu. Görüldüğü gibi, çok yönlü bütüncül yaklaşımlar gerekli. Aklımızı başımıza alalım her alanda. Sessiz kalarak bu suçun ortağı olmak istemiyorsak, artık harekete geçelim.
Yorum Yazın
Facebook Yorum