Soruyorlar, “Futbolu neden fazla yazmıyorsunuz?” diye. Klasik cevabım: “Herkes futbol yazıyor. Birileri de yazılarıyla, ülkemizde diğer sporların olduğunu hatırlatmalıdır…” Ama şunu söylemeliyim ki, geçtiğimiz hafta Türk Futbolu için Avrupa’da zafer haftası oldu ve Avrupa’da mücadele eden 3 takımımız (Galatasaray, Fenerbahçe, Samsunspor) üçte üç yaptı. Böylesine güzellikleri de elbette es geçemeyiz… Futbol ekiplerimiz bize böyle anlamlı gecelerle gelmeli…
Basketbolda süper lig başladı ve 4 Kupalı şampiyon Fenerbahçe Beko ilk maçında 5 salise kala yediği basketle Tofaş’a yenildi… Konu Fenerbahçe Beko gibi geniş rotasyonlu bir takımın kalan sürede basketi nasıl yediğinden çok, sadece tipleyecek zamanın (0.5) olduğu pozisyonda basketin yapılması… Bu da Bursa’da Tofaş’ın başarısı oldu ve basketbol adamları tarafından tartışılan “topun basket olması için en az 0.6 gerekli” tartışması şimdilik 0.5 ‘e çekilerek nokta kondu.
İtiraz sonrası hakemler pozisyonu yeniden izledi ve topun süre bitmeden elden çıktığını belirterek sayıyı verdi, maçı da Tofaş kazandı… İşte basketbolun heyecanı ve zevkli tarafı da bu…
Basketbolda Eurolig başladı, Anadolu Efes ilk maçından zaferle ayrıldı. Maçı son çeyrekteki oyunu getirdi. Son şampiyon Fenerbahçe Beko da kendine yakışanı yaptı ve Paris Basketbol’u bir kez daha yenerek güzel bir başlangıcı oldu. EuroCup da Bahçeşehir kazanarak başlarken, Beşiktaş ve Türk Telekom ilk maçlarını kaybetti.
Dünya Şampiyonası’nda kadın milli voleybol takımımızdan sonra erkek milli voleybol takımımız da başarılı olarak tarihinde ilk kez çeyrek finale yükseldi. Şampiyona sonrası açıklanan sıralamada Dünya 6.sı ilan edildi.
Paralimpik oyunlarındaki başarılarımız inanılmaz boyutlara ulaştı. Pek çok branşta sporcularımız yüzümüzü güldürerek İstiklal Marşı’mızı dünyaya dinletti ve kürsüden inmedi…
Minderde kadın ve erkek güreşçilerimiz, ringde boksörlerimiz rakiplerine alanı dar getirirken, su sporlarında da oldukça başarılı sonuçlarla rakiplerimize su yutturduk! Judocular tatami de rüzgâr gibi esti, dağ bisikletçileri en önde varışa geldi…
Bir büyük başarı da yıllar sonra Atilla Güler’in başkanlığını yaptığı Oryantiring branşındaydı. Eylülün ilk haftasında Bulgaristan’ın Panagyurishte şehrinde gerçekleştirilen SEEOC 2025 Avrupa Oryantiring Şampiyonası’nda sporcularımız tarihi başarıya imza atarak, Avrupa İkincisi olarak tarih yazdı. Milli takımımız toplamda 7 altın, 6 gümüş, 12 bronz olmak üzere toplam 25 madalya elde etti. Bu başarının altında yatan gerçek, Mersin, Aydın, Antalya ve Manisa‘da koşulan zorlu etapların ardından, Afyon ve Bursa Keleş'te yapılan Milli Takım seçme yarışları, atletik testler, etkili kamplar oldu. Bunların sonucunda da en iyilerden oluşan Milli Takım yaratıldı. Elbette gizli kahramanlar da yok değildi. Deneyimli teknik ekip, sağlık kurulunun psikolojik ve fiziksel destekleri, etkin idarecilerin eşliğinde inanmış ve yüreklerini ortaya koyan disiplinli bir sporcu grubuyla bu başarı elde edildi.
Unutmayın ki; başarı, cesur adımların atıldığı yerde doğar. Doğru insanlarla da devam eder… Bir Latin Atasözüdür; “Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.” Onun için devamlılık da çok önemlidir.
Ekim 2024’de başkanlık görevine seçilen Atilla Güler ile çok kısa zamanda çok büyük atılım gerçekleştiren oryantiring federasyonu, disiplinli, kararlı ve planlı bir çalışma sonrasında daha ilk yılında pek çok ilklere damga bastı. Alt yapıya da önem veren, her yaş grubuyla ayrı ayrı ilgilenen federasyon, geleceğin milli takımlarının nüvesini de böylelikle oluşturmaya başladı. Oryantiring sporunu ilkokullara kadar indirdi, çeşitli illerde kamplar açarak da sporcuların daha bilimsel çalışmaları için olanaklar yarattı. Milli takım seçmelerini tek yerde yapmanın sakıncalarını göz önünde bulundurup, seçmeleri çeşitli illere yayarak adil bir şekilde yaptı. Yeni kulüplerin kurulmasına, hakem, antrenör yetişmesine de önem verdi. MHK Başkanı Özgür Morbel yönetiminde hakemleri sürekli eğitirken, yurdun dört bir yanından gelen yeni katılımlar ile adeta bir hakem ordusu oluşmasını sağladı.
Güçlü ve adil bir grubunu yaratan, eğiten ve tamamen sporun içinde yoğrulanlarla kenetlenen hakem camiası, bu spora gönül vermiş, hem alaylı hem de mektepli, yaşamı boyunca sporla iç içe denen insanlardan birisi olan Özgür Morbel’in özverili çalışması, spor aşkının birleşmesiyle güzellikler bir anda ortaya çıktı.
Akhisar’da doğup, ilk, orta ve lise eğitimini aynı ilçede tamamladıktan sonra üniversite eğitimini Manisa Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu’nda Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümünde tamamlayan ve 2003 yılından bu yana oryantiring sporun içinde olan Özgür Morbel, antrenörlük, ulusal hakemlik ve idarecilik düzeyinde aktif rol oynadı. Akhisar Namık Oğul Ortaokulu’nda Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görevi sürdüren, Türkiye Oryantiring Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Özgür Morbel, 2016–2021 yılları arasında Federasyonun Organizasyon Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi ve başarıyla da yerine getirdikten sonra, 2024 yılından bu yana, Türkiye Oryantiring Federasyonu Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı olarak hizmet vermekte. Akhisar’ı ve Akhisarlıları oryantiring sporu ile tanıştıran Morbel’in bu kente kazandırdığı çok sayıda şampiyonluk da oldu. Okul çağlarında atletizmde dereceler elde etti, voleybol, basketbol ile ilgilendi, Milli Eğitimde izci liderliği yaptı, amatör olarak futbol oynadıktan sonra, il hakemi lisansı ile TFF kayıtlarına girdi. Oryantiring sporuna gönül verdikten sonra da bu branşın adeta bir neferi oldu.
Çocukluk yaşlarından başlayan spor sevdası bugünlere kadar başarıyla taşıyan Özgür, akan su gibi hep yoluna devam etti. Asla durmadı. Unutmayın; akan su asla yosun tutmaz. Yoluna kararlılıkla devam etmek istiyorsan sen de akmaya devam edeceksin ki, hedefin olan başarıya ulaşabilesin.
İnanmak da çok önemli. Yaptığın işe, doğruluğuna da inanacaksın. Lev Tolstoy’un dediği gibi “İnanç, yaşamanın gücüdür.”
Bazıları müzik, magazin, sanat, siyaset, kültür ile ilgilenir. Bizim de işimiz spor. İnançla devam ediyor ve yaşamanın gücünü de böyle alırken, başarıya ulaşmanın keyfini de zarar zaman çıkarıyoruz. Hüsrana uğradığımız anlar yok mu?.. Çok! Ama biz yılmadan doğru bildiğimiz yolda devam ediyoruz… Aklınızın bir köşesinde Schiller’in şu sözü bulunsun: “Doğruluk, her türlü şartlar altında meyve verir.”
Yorum Yazın
Facebook Yorum