Fair play Taraftarları sporcular, karakteristik olarak, “Düzenleyici kurallara uyarlar” ve üç kategoride incelenirler; İlk kategoride, fair play’e bağlı kişiler, yapısal kuralların izin verdiği yönde eylemde bulunup, yasaklanan eylemleri çiğnemeyenler, dolayası ile hiç bir zaman düzenleyici kurallara karşı çıkmazlar. İkinci kategorideki fair play taraftarı, rakibinin hedefine ulaşmasına katkıda bulunmak için yasak bir eylemde bulunup ve düzenleyici ceza kuralına itaat edenler. (fair play/ iyi sportmenlik). Üçüncü olarakta, kendisine avantaj sağlamak için yapısal kuralları çiğneyen ancak düzenleyici kurala uyanlardır.
İyi sportmenlere gelince: Rakiplerine bir avantaj sağlamak için girişimde bulunan sporculardır. Bu nedenle iyi sportmenliği “kural kitabını aşmak” şeklinde de isimlendirmek mümkündür. İyi sportmenlik eylemi, kendi şansını azaltan davranışta bulunarak, rakibinin hedefe ulaşma şansını arttıran kişiler şekilde olanlardır. Kötü sportmenlere gelince, iki eylem özelliğine sahiptirler; Bunlardan birincisi; Her ne pahasına olursa olsun o sporun yapısal kuralları “özellikle izin” vermediği halde kural dışı davranışta bulunuyorsa ve ikincisi; eğer hedefine ulaşmakta kendisine avantaj sağlamak için (şekilde kural dışı) gerçekleştirildi ise bu davranışlar “kötü sportmenlik” olarak tanımlanırlar.
Çoğu kişi, sporun ruhunda kendine avantaj sağlamak ve rakibinin hedefine ulaşma şansını azaltmak olduğunu ileri sürerek, rakibi kandırmanın da bunun bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini ileriye sürer. Burada ortaya konulması gereken, kendine avantaj sağlamakta kullanılan beceri ve stratejilerin yapısal kuralların izin verdiği vasıtalar arasında bulunup bulunmadığı önemlidir! Bu bağlamda aşağıda ki tanımlar aslında bize her şeyi açıklamaktadırlar.
- Fair-Play Sporun vazgeçilmez önemli unsurlarından biridir, Fair-Play’in olmadığı spor, tıpkı Cumartesi ve Pazar günü olmayan bir haftanın günlerine benzer, çok ağırdır taşınamaz bir hal alır.
- Fair-Paly İnsanları başkalarına karşı saygı ile düşünmek ve davranmaya davet etmektir, tıpkı kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, siz de başkalarına yapmayınız sözünde olduğu gibidir.
- Fair-Play’in anlamı rakibi bir düşman gibi değil, aksine sportif bir eş olarak görmektir ve partnerimizin düşünceleri, davranışına karşı saygılı olmak zorunluluğu vardır o olmasa sizin müsabaka yapmanız mümkün değildir.
- Fair-Play; Ortaya konmuş olan kurallarında arkasında yatan; Barışsever, İnsan sever, gerçekçilik, adaletli olma, tolerans tanıma, dayanışmayı sevme ve egoist olmamak yatar.
- Fair-Play; Öyle bir hedeftir ki! Asıl hedefin arkasında saklıdır ve bu hedefe erişebilmek için; insanın olgunlaşması gerekir ki; Bu daha çok küçük yaşlardan itibaren başlanmalıdır. Yüksek performans sporunda; “Daha hızlı, daha yüksek ve daha kuvvetli” kavramlarının içerisinde saklı ve de sakıncalı hiçbir şeyi kullanmadan spor yapmak yatar. Burada birey; ben kimim ve daha da önemlisi ben neleri yapabilirim? Realist bir insan olarak düşünüp sınırlarımızı çizmek yatar.
- Sporda hem kazanmak ve hem de kaybetmek vardır; Ancak adil oyun taraftarı olabilmeği başarmak oyunda her zaman kazanan taraf olduğunu unutmamalıyız. Bu kişiler her şeyden önce kendini aşan ve gelecekte gerçek yaşamda sürekli kazanan kişiler olacaklarını unutmamalıdırlar.
- Fair-play bir ihtiyaçtır, bu ihtiyacı hissedebilmek, böyle davranabilmek o bireyin tanınmasına ve saygı duyulmasına neden olmalıdır. Genel olarak, adil olmayan kişiler oyunbozanlardır, spor sporcuların karakterlerini aynen kopya eder.
- Fair-play‘e giden yol bir öğrenme ve bir eğitim sorunudur; bunun için bir eğitime ihtiyaç vardır, bunun için de bu eğitime çok erken yaşlarda başlanmalıdır.
- Örnek olabilmek oldukça önemlidir; özellikle de üst düzey sporcuların tüm tutum ve davranışları örnek olmalıdır. Ve kuşkusuz bu sporcuların oyun içerisindeki sorunlara yaklaşımları ve çözüme eğilimli olmaları da çok önemlidir.
- Sporculuktan Spor adamlığına gidilen yolda var olan kuralları olduğu gibi Kabul edip bunları bir yaşam biçimi olarak kabul etmek vardır, bunların zor olması yolumuzu şaşırtmamalıdır ve bizleri yanıltmamalıdır.
- Performansı manupile etmek, özellikle de Doping kullanmak; fair-play’e karşı çok büyük bir toslamadır ve Etik değerlerle hiç bir şekilde uyuşmaz.
- Birinci sınıf sporcular için, şiddete ve saygısızca davranmak çok gerekli bir şey değildir, genellikle buna ihtiyaç duymazlar.
- Fair-play sadece sahada aktif olanların (çalıştırıcı, sporcu, hakem, idareci ve sorumlu yönetici) uyması gereken bir etkinlik değildir; bu konuda seyirci, aileler ve eğitimcilerin kuşkusuz medyanın da uyması gereken önemli bir konudur.
- Her kim ki Fair-play’e evet diyor ise; bu konuda sadece sporda değil, Birlikte yaşadığı toplum içerisinde insanlara karşıda aynı şekilde davranmalıdır. Tıpkı çalıştığı kurumda, trafikte, politikada, aile içinde eşlere karşı da adil davranmalıdır. Sadece spor alanında adil davranmak yeterli değildir.
Bu bağlamda görüldüğü gibi, gerek spor alanında ve gerekse yaşamın tüm diğer alanlarında tutum ve davranışlarımızın belirli kriterlerde tutulması gerekmektedir. Bu durum bir arada yaşayan insanların karşılıklı güven duymalarını ve dolayısı ile sorun yaşamadan birlikte yaşamalarını da kolaylaştırır.
Spordaki görünümü farklı değildir, yarışmalara katılan aynı kategorideki insanların birbirleri ile yarışırken dışarıdan yasal olmayan yollarla usulsüzce farklı şeyler alarak rakibine karşı üstünlük sağlamak aslında sadece ve sadece kendinizi kandırmaktan öte bir şey değildir.
Yorum Yazın
Facebook Yorum