Spordan, sanattan, eğitimden, müzikten, hayattan yazılar yazmama rağmen durum pek parlak değil değerli okurlarım. İnsanlarımız günlük işlerinde kazalarla karşılaşıyorlar. Sağlıkla ilgili şikayetlerini gizliyorlar, durum artık çıkmaz sokak haline geldiğinde sağlık kuruluşlarına başvuruyorlar.
Kulüplerimiz, sezon başlamış, ekipler kurulmuş olmasına rağmen hâlâ sporcu transfer etmekle meşguller. Benim bildiğime göre kulüpler oynamakta oldukları ligin ikinci yarısının ortasında tüm transfer işlemlerini bitirmelidirler. Ama etrafıma baktığımda sizin de tahmin edebileceğiniz gibi durum öyle değil.
Geçen yazımda biraz futbola sataştım. Oyuncular, antrenörler, sistem derken hakemlere geldiğimde durdum. Neden onlardan bahsetmedim diye epeyce eleştiri aldım. Bu konuda çok eskiden beri aklımda tuttuğum bir konu var: Sahada iki takım var ve bunların amacı maç kazanmak. Sahada bir hakem var, ekibi ile onun görevi oyun kurallarına göre maçı yönetmek. O halde bir karşılaşmada her an bir çatışma ortamı var demektir. İki farklı amacın mücadele ettiği ortamlarda hakemlerin işi kolay değildir. Bu konuyu ayrıca etüt edeceğiz…
Birileri maç kazanmak için teknik beceri ve taktik davranışlarını sergilerken öteki taraftakiler maçı en uygun şekilde kurallara göre dürüstçe yönetme gayreti içinde bulunmaktadır. Bu bir çatışma ortamıdır ve taraflar buna hazır olmalıdırlar.
Bu küçük giriş sonrası hafiften maçların oynandığı zeminleri dikkatinize çekmek istiyorum: Salon sporlarında son yıllarda sentetik zeminler tercih edilmeye başlandı. Bazı sporlarda spor federasyonları zemin konusunda pres yaparak kulüplere ve yerel yönetimlere (Sporun taşra teşkilatına) baskı yapıyorlar. Geleneksel parke zeminli salonlarda ise zemin esnekliğinde sorunlar yaşandığı biliniyor. Çok sık ayak bileği ve diz yaralanmaları meydana geliyorsa çeşitli nedenler arasında zemin özellikleri dikkatle etüt edilmelidir.
Çoğunluğu uluslararası şirketlerin önerilerine göre şekillenen bu zeminlerin sağlık ve sporcu güvenliği açısından uygunluğu tartışmalıdır. Keza sentetik futbol sahalarının büyük bölümünde kullanılan kauçuk granüllerin kanserojen olduğu konusundaki bilgiler henüz yalanlanmamıştır. Siyah renkli küçük parçacıkların üretildiği bu malzemenin son derecede kirlilik taşıdığı bilinmektedir. Özellikle eğer yaz aylarında iseniz bu zeminlerin güneşin ısıtıcı etkisi ile solunan havaya kattıkları zehirli gazları ürettikleri unutulmamalıdır.
Maçların anlatılması, televizyon ve radyolardan aktarılması son derecede iyi bir hizmettir. Çocukluğumda Orhan Ayhan’ın anlatımı sonrasında etrafımdaki büyüklerime sorardım. Şöyle bir cümle olurdu; “Gazhane tarafından atak başlıyor, rakip dağılmış durumda, rüzgâr deniz tarafından sert esiyor…” Bu cümleyi duyunca, gazhane nedir, rüzgârın stadyumda işi ne? gibi soruları sormadan geçemezdim. Tabi yıllar sonra oralara bizzat gidip görünce Mithatpaşa stadının konumu her şeyi anlatmış oluyordu.
Statlar, salonlar, havuzlar, bmx parkurları, atletizm pistleri ve daha birçok spor yapılan tesis ve sahaların zeminleri, diğer bölümleri sağlıklı bir spor ve egzersiz için önemli parametrelerdir. Siz bunları okurken ben İstanbul Boğazının trafiğe kapatılıp, katılımcıların boğazı kulaçlayarak geçmelerini izlemeye gidiyorum. TMOK’un bu faaliyetinde bakalım boğazın üstten akıntıları onları nereye savuracak?
İşimiz kolay değil…

Yorum Yazın
Facebook Yorum