Milli Mücadele'nin 102. Yılında, Atatürk 140 yaşında.

19 Mayıs 2021 Çarşamba günü pandami önlemlerine uyarak vatanın her tarafında; coşkuyla kutlayacağımız, “1O2 yıl önce” milli mücadele ateşinin Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından tutuşturulduğu en anlamlı gün olan “l9 Mayıs Gençlik, Spor ve Atatürk’ü Anma Bayramınızı” Yüce Atatürk’ün 140’ncı doğum yıldönümü ile birlikte anarak kutluyoruz. Aslında; Atatürk’ün l9 Mayıs’ta, Samsun’a planlandığı günden daha önce hareket ederek, Milli Mücadeleyi daha erken başlatmasının nedeni; 15 Mayıs l9l9’da Emperyalist güçlerce görevlendirilmiş Yunan Ordusunun İzmir’i işgal etmesi ve yüzlerce Türkün öldürülmüş olmasıdır. İzmir’den gelen bu acı haber üzerine Atatürk, en çok güvendiği dava arkadaşları ile birlikte, Karadeniz’de ki çok zor iklim şartlarına rağmen deniz yoluyla Samsun’a hareket etmiştir. Bu vesileyle; Milli Mücadelemizin emsalsiz kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Dava ve Silah Arkadaşlarını minnet ve Saygıyla anıyorum.

Küreselleşme, globalleşme, sanayileşme, uzay çağı, teknoloji derken bir virüs gözle görülemeyen RNA, tüm gelişmiş ve gelişmemiş toplumları yerle bir etti. Tüm değerleri yerinden oynattı. Hepimiz kavuşamaz, görüşemez, birbirimize dokunamaz olduk. Böyle şartlar altında sevgiyi, barış’ı, huzur’u sembolize eden bir Ramazan süreci ve bayramı yaşadık. Tüm bu gerçeklerle birlikte mazlum halkları, özellikle çocukları yok eden dış gelişmeler yüzünden artan tansiyon ve yaşanılan heyecan, diğer taraftan içerde pandomim önlemleri nedeniyle yaşanılan ekonomik ve sosyal kriz ve sürekli değişimler ve gelişimlerle birlikte yaşanılan, bazen acı bazen düşündürücü, ancak oldukça önemli siyasi ve sosyal iletişim atılımlarının var olduğu çok müthiş günler yaşıyoruz. Yaşanılan bu renkli değişimlerin Türkiye’mize ve Türk Siyasi yaşamına hayırlar getirmesini diliyorum. Önümüzde ki hafta içinde; 35 yıl önce İzmir’de bir 19 Mayıs günü yitirdiğimiz Dr. Behçet Uz’u 35’nci ölüm yıldönümünde Kokluca Habristanı’nda bulunan kabrini mesafeli ziyaretler yaparak ve hayırlarını dağıtarak anacağız. İzmir’in efsane Belediye Başkanı ve emsalsiz Devlet Adamlarından Dr. Behçet Uz’u İzmir, Küçükyalı, Hakim Evleri, Çankaya Mahallesi’nde bulunan adını taşıyan park ta ki Anıt Heykeli’nin önünde şayet izin alabilirsek küçük bir etkinlik yapmak istiyoruz. anacağız. Pandemi önlemleri nedeniyle esas görkemli ve çok daha renkli törenimizi daha sonra Bayraklı Belediyemizin de destekleriyle, Bayraklı –Turan sırtlarında bulunan, İzmir’in en güzel “Kent içi Orman alanı” olan “İzmir Atatürk Ormanı”nda bir şenlik halinde kutlayarak yaşayacağız. Unutmadan söyleyeyim; Dr. Behçet Uz’un eseri olan; “Ataorman” kısa adıyla anılan “İzmir Atatürk Ormanı”nın maddi anlamda da, “korunmaya ve kollanmaya” ihtiyacı var. Maalesef derneğimiz hiç kimseden maddi destek alamıyor. Lütfen az çok demeden “İzmir Atatürk Ormanı”na destek olunuz. 54 yıllık “Ataorman Derneği”miz kamu yararınadır. İş Bankası İzmir Şubesi’nde ki “İzmir Atatürk Ormanı Koruma Derneği” hesabımıza yardım yatırabilirsiniz. O532 773 92 3l ve 0539 773 45 64 no lu telefonlarımızla da irtibat kurabilirsiniz. Dr. Behçet Uz, Şu anda İzmir’de yol, bulvar, meydan, park ve cadde anlamında ayakta kalabilmiş ve İzmirlilerce kullanılmakta olan ne varsa, her şeyi, emsalsiz Belediyecilik bilgisiyle ve tecrübesiyle yaratmış bir Cumhuriyet değerimizdir. Atatürk’ün de ilgisini ve takdirini kazanmış olan Dr. Behçet Uz’dan sonra gelen kent yöneticileri, ancak onun yaptıklarını sadece makyaja tabi tutmakla yetinmişlerdir. Maalesef; Dr. Behçet Uz’un kalıcı olması gereken pek çok eserleri yok edilmiştir. Şayet; Dr. Behçet Uz hayatta olsaydı. Şimdiki İzmir’de özellikle bazı ilçelerdeki plansız yapılaşmaları görüp kahrolurdu. Dr. Behçet Uz, Kültürpark’ın da kent içinde yaşatılan, bir “Halk Park’ı alanı” olarak, doğa ve yeşil alan cenneti olarak geliştirilmesini, Fuarın ise başka bir yere Belki şimdiki Gaziemir’de ki “Fuar İzmir” alanına değil, Ama; İnciraltı’na ya da Çiğli’ye taşındırılmasını ilk kez cesaretle istemiş olan kişidir. Günümüzde İzmir Fuarında kalan ve “sergi alanı” adı altında yapılmış “o dev hol binalardan”, en çok şikayetçi olan kişi olurdu. İyi ki yapılanları Dr. Behçet Uz görmedi. O her zaman planlı ve programlı bir kentsel kalkınmadan yanaydı. Yeşil ve ağaçlandırılmış bir İzmir Şehri istiyordu. Maalesef günümüzde Dr. Behçet Uz’un istemediği ne varsa yapılmıştır. “İzmir’in Dr. Behçet Uz’cu ve Habitatçı Kent Kimliği”, yok edilmiştir. Çok acıdır ki; Dr. Behçet Uz’un İzmir’e kazandırdığı pek çok eserin, şu anda yerinde yeller esmektedir. Gelinen bu durumun şimdiki yöneticilerle ilgisi yoktur. En az 30 – 35 yıldan beri bu erozyon devam etmektedir.

35’ncü ölüm yıldönümünde İzmir’de Dr. Behçet Uz’un kemiklerini sızlatan bir İzmir tablosu görülmektedir. 25 yıl önce 23 Mayıs 1996 günü çok sevdiği Urla’da ki evinde, genç yaşta hayata veda eden Tanju Okan’ı da bu yıl 25’nci ölüm yıldönümünde de çok sevdiği Dr. Behçet Uz’la birlikte anacağız. Dr. Behçet Uz’u çok seven Tanju Okan, şayet hayatta olsaydı; bugünkü müzik anlayışının çarpıklaşmasından fevkalade rahatsız olurdu... Popüler müziğin hızla yaygınlaştığı, kaliteden ziyade anlamsız nağmeler ile tutarsız bestelerin liste başlarına oturduğu günümüz Türkiye’sinin bu günlerini Allah’tan Tanju Okan teneffüs etmiyor. Yaşamıyla, kavgalarıyla, doğa sevgisiyle, müziğiyle “Urla’lı Tanju Okan”, müzik tarihinin “ilkleri”ne girmiştir. Uzun süren bir rahatsızlık döneminden sonra, 25 yıl önce 23 Mayıs 1996 tarihinde geride bıraktığı şarkılarıyla aramızdan ayrılmıştır. Dario Moreno’nun “Deniz ve Mehtap”, kendisinin “Urlam, Kalbi Kırık Serseri, Kadınım, Nerdesin” gibi eserleri Tanju Okan’sız kalmıştır. Atmışlardan Doksanlı yılların sonlarına kadar şarkılarıyla ve yaşam tarzıyla olağanüstü bir sanatçı olan Tanju Okan’ı, çok sevdiği Urla’sından ancak ölüm ayırabilmiştir. Müzik dünyasında sönmeyen bir meşale olan Tanju Okan’ın asla unutulmayacağını ve daha uzun yıllar kişiliğiyle ve şarkılarıyla hep anılacağını görüp, bir kez daha mutlu olacağız. İnşallah Tanju Okan’ın satılan evini, yeni sahibinden satın alıp, Türkiye’nin her tarafında bulunan, “Tanju Okan Dostlarıyla” elele vererek belki de; bir “Tanju Okan Kültür Evi”ni, Urla’ya kazandırabiliriz. Ölümler üzerine konuşmak zordur. Hele gerisinde kalıcı izler bırakmış; insanlar için daha da zordur... Yaşamını İzmir’e ve Türkiye’ye adamış, yarattığı “Kültürpark” ve “İzmir Atatürk Ormanı - Ataorman” gibi kalıcı doğa ve habitatçı eserleriyle abideleşmiş bir Dr. Behçet Uz ile; Yaşamını; “Çocukluğum, Benim Halkım, Kadınım, Öyle Sarhoş Olsam ki, Çal Çingene” gibi halka mal olmuş şarkılarıyla kalıcılaştırmış bir Tanju Okan’da kirlenmemiş bir aşkın tadını, saflığını, velhasıl insana özgü yükselen değerlerin girdabında sürüklenen bugünün insanları için; Dr. Behçet Uz’dan da, Tanju Okan’dan da daha çok şeylerin öğrenilmesi mümkündür. Yeter ki bu değerleri hiç unutmayalım. Her zaman yaşatalım. Anlayarak analım. Dr. Behçet Uz’un da, Tanju Okan’ın da, Ruhları şad olsun... 140’ncı yaş gününde Yüce Atatürk’ü analım. Milli Mücadele’nin başlangıç yıldönümü 19 Mayıs Kutlu Olsun.