Son dönemde bayram bizim için klasik bir hal aldı. Akhisar’da büyüklerimizin mezar ziyaretleri, ardından yine Karşıyaka…
Yaşlanmaktan değil de; zaruriyetten evde kalışımız…
Fırsat buldukça yürüyüş… Artık spora pek benzemiyor Bostanlı’da çarşı, pazar, mahalle arasındaki turlamamız…
Bayramda da alışkanlık devam...
Bu kez ilk iki gün açık fazla yer yoktu ama diğer günler bayramı değil de seyranı hatırlatıyordu. Öyle ki, fırsat bu fırsat yaya kaldırımları dolmuş, sokaklara da çifte masa atılmıştı…
Şaşırıyorum, böylesine toz toprak içinde araç yoluna konan masalarda nasıl keyifle yemek yeniyor?
Geçen araçların kaldırdığı tozlar, eksoz kokuları, üstelik yürümek zorunda kalıp da ortaya kadar inen insanlara uyarı için basılan kornalar ve son dönemin potansiyel tehlikesi saniyede beş kez kaval gibi korna basan motokuryeler…
O sokaklarda oturanlar araçlarını nereye park ediyor acaba? Oldukça merak konusu… Fırsatını bulup da apartmanının önüne bırakanların araçları sonra nasıl kaldırılıyor? Bu da muamba…
Dolaştığım o anlar aklıma ne geliyor biliyor musunuz?
Meteoroloji uyarıyordu ya; “Çöl tozu geliyor. Dikkat edin” diye!..
Bizim için tehlike havadaki çöl tozu değil, kaldırım ve yollardan yükselen çöp tozları!..
Bu durumu kime sorsan, “haklısın” cevabını veriyor.
“Haklısın” sözünü hiç sevmiyorum.
Yüzbinlerce kez duydum, duymaya da devam edeceğim…
Verilen “Haklısın, haklısınız” cevabını…
O zaman, sen haksızsın demek ki; ne yapıyorsan! Yapma be bilader!..
Geçenlerde de yazmıştım. Yolda yürüyen çifti uyaran araç sürücüsünün “Kaldırımdan gider misiniz?” sözüne kadın şu cevabı vermişti: “Gel sen yürüyebilirsin, yürü!..”
Halen kırmızı ışıkta durmayan, duranlara aptal muamelesi yapılan, ters yönden, üstelik de yayaya yeşil yanarken geçen araçlar yok değil. Motorları es geçiyorum. Onlar için gayet normal. Aynen yaya kaldırımlarından son sürat gittikleri gibi… Oraları babasının malı ya!..
Yürüyoruz…
Siz de yürüyorsanız aman kaldırım taşlarına dikkat edin, takılıp düşebilirsiniz. Yerde kırılan kırıldığıyla kalıyor…
Önümde arkamda kaç kişin takılıp da düştüğünü, düşmek üzere olduğunu gördük… İnanın o kadar dikkatli olup, yolları ezberlememize karşın düşüyorduk!..
Yağışlı havalarda da tehlike yukarıdan gelen temiz suda değil, oynayan kaldırım taşlarından üzerinizi batıracak çamurlu sudan…
Bunu da sakın unutmayın.
Devamlı yürüdüğüm Şehitler Bulvarı yaya kaldırımları yapıldıktan sonra neredeyse 5 belediye başkanı gördü. Sonra bırakın başkanı, işçi bile geçmemiş olmalı ki, kırıklar dökükler hep aynı…
Siz şimdi gülerek “Sadece orası mı?” diyorsunuz, biliyorum!
Sigara izmaritleri artık doğal yaşamın bir parçası gibi…
Kesilip de birkaç apartman ötedeki komşunun önüne konan ve alınmayıp kuruduktan sonra toz bulutuna dönüşen, çevreyi kirleten çiçek ve ağaç dalları gerçekten zaman içinde büyük tehlike…
Apartmandaki tadilattan sonra kapı önüne bırakılıp da alınması için bazen ayları bulan kırık dökük, hele hele eski klozetler insanın göz zevkini de bozuyor…
Çöpler ayrı bir sorun. Son dönemde inanılmaz bir “çirkin fotoğraf” çeken çekene. Bu konuda yarışma düzenlense, binlerce kişiden ne eserler gelecek, belki de çekilen fotoğraflar dünya birinciliğine kadar gidecek.
Bir de çöp araçlarının yanaşabilmesi için, araç park edilmesini önlemek amacıyla dikilen plastik dubaları ezip de aracını park edenlere söylenecek hiçbir söz bulamıyorum.
Suçlu kim?
Çöpünü konteynerin içine atmayan, yanına bırakan mı?
Dolduktan sonra taşmasına çirkin manzara yaratmasına, onca şikâyete karşın zamanında almayan profesyoneller mi?
Bu da ayrı.
Sokak hayvanları için evinde yemediği yemek artıklarını gelişi güzel sağa sola dökenlere artık bir şey diyemiyoruz…
İnsanda biraz da çevreye saygı olmalı değil mi?
Karşıyaka'da yıkıldıktan sonra açılan davalar nedeniyle temeli atılan ancak yeni stat inşaatı aşamasına geçilemediği için 10 yıldır atıl kalıp, yabani otlar kaplayan stadının arazisi, Karşıyaka Belediyesi ve Foça Belediyesi ekipleri tarafından temizlendi. Arazideki araçlar kaldırılırken, otopark olarak kullanılmaması için de stat girişi toprak yığınıyla kapatıldı. Yeşil-kırmızılılarda taraftarlar stadı el birliğiyle temizleme girişimi başlatmış, ardından belediyeler devreye girmişti.
Aslında Karşıyaka Stadı’nın yıkılan ve zaman zaman korsan otopark, bazen çöplük, bazen de karavanların içindeki bambaşka dünyaya evsahipliği yapan alanın bir kampanyada temizlendiği gibi, “Temiz Karşıyaka” sloganıyla eylem mi yapmalı?
O zaman Karşıyaka temizlenir mi?
Ne dersin Çarşı Grubu?..
Karşıyaka Stadı dedim de…
Aslında Karşıyaka Stadı demek yanlış…
Ortada stat yok ki…
Doğrusu; olmayan stat, yapılmayan stat, yerle bir olan stat, ne olacağı belirsiz stat, ah yıkılmasaydı da oynardık denen stat, siyasetçilerin en ucuz malzemesi olan stat, bol palavranın atıldığı stat, ben yaparım ama denen stat, mahkemelik stat…
Daha da sakız gibi uzatırız…
Ne stat ama…
Herkes bir çeşit hayal kurduruyor.
Son olarak, Karşıyaka Spor Kurulu’nun yönetim seçilemeyen genel kurulunda divanda yer alan, 2004 yılında AK Parti Karşıyaka Belediye Başkan adayı olan ve seçilemeyen, 2 dönem milletvekilliği, 2 yıl Ak Parti İzmir İl başkanlığı yapan, Karşıyaka Spor Kulübü’nde de 2. Başkanlık görevinde bulunan Av. Kerem Ali Sürekli “eski bakan ile konuştum, çözüm yakında” gibi sözler etti.
Herkes yine umutlandı…
Tam olarak söylediği söz şöyleydi: “Eski Bakanımız Mehmet Kasapoğlu ile stat tahsisi ile ilgili son durumu konuştuk. Tamamen kendisinin ifadelerini sizlere ileteceğim. Biz tüm samimiyetimizle hükümet olarak tahsis için elimizden geleni yapacağız. Tahsisi en kısa sürede gerçekleştireceğiz.”
Bunu son genel kurul sonrası taraftarlarla birlikte gittikleri stadın arazisinde herkesin önünde söyledi. Orada bulunanlardan hiç biri de, “şu anda görevde bakan varken, eski bakan ile konuşmak neden?” diye sormadı.
Olsa da, olmasa da biz millet olarak vaadi çok severiz…
Başbakan da, onca milletvekili, belediye başkanı da arazi üzerinde söz vermemiş miydi?
Sevdiğim bir sözdür:
“Sen sen ol!
Mutluyken söz verme!
Üzgünken cevap verme!
Öfkeliyken karar verme!”
Sen, sen ol, her şeye atlama!..

Yorum Yazın
Facebook Yorum