Sporda bir müze oluşturulması için değişik zamanlarda değişik girişimlerin yapıldığını biliyorum. Müzecilik bir bilimdir. Herkes konuşur ama iş yapmaya gelince ortada kimseyi göremezsiniz.
Endüstride, sanatta, müzikte, otomotivde örneklerini sık gördüğümüz müzeler dışında sporda hemen aklımıza gelen bir müze yoktur. Bir zamanlar Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nde (TMOK) buna benzer girişimin varlığını hatırlar gibiyim.
Kocaeli Üniversitesinde çalıştığım süreler içinde bazı çalışma arkadaşlarımın ellerinde bulundurdukları bazı sportif tarihi değeri olan eserleri seve seve bağışlayacaklarını duyduğumda, hissettiğim memnuniyeti anlatamam. Aklımda yanlış kalmadı ise, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde de böyle bir girişim başlamış idi.
Bazı spor radyosu yorumcularından dinlediklerime göre, bir önceki Gençlik ve Spor Bakanımızın bu konuda girişimlerde bulunduğunu öğreniyorum. Sayısı 60’ı çoktan geçen spor federasyonlarımızın da belki kendi branşları için birer butik müze oluşturabileceklerine inanıyorum. Keza yerel yönetimlerimizin bu konuda bazı değerler ürettiklerini bildiğimden, onların da bölgesel karakterlere sahip sportif müzeler kurabileceklerini düşünüyorum.
Spor kulüplerimizin bazılarının yaşı 100’ü geçti. Kulüp binalarının bazı yerlerinde onur köşeleri, eskiden kazanılmış kupalar, kullanılan formalar, şampiyonluk kareleri, efsane isimlerin tablolarının yer aldığı bölümlerin varlığından haberdarım. Tablo derken, bir öneride bulunmak istiyorum: Her kulüp başkanının bir portresinin bir ressam tarafından tablo şeklinde resmedilmesinin bir gelenek haline getirilmesini diliyorum. Evet fotoğrafları olabilir ama çok başarılı ressamlarımızın fırçasından çıkan bir eserin, daha değerli olacağını düşünüyorum.
Son zamanlarda, çeşitli şehirlerimizdeki müzelerin ziyaretçi akınına uğradığını izliyorum. Giderek daha derin tarihlerde iz bırakmış kavimlerin ya da insan topluluklarının (Buna bazılarımız uygarlık diyor) yaşadığı yerlerdeki antik müzeler, sahip olduğu eserlerle herkesin aklını çelmeye devam ediyor. Üç-beş bin yıl önceki dönemlerin milletlerini takip etmekte zorluk çekerken şimdi on bin yıl öncesine kadar uzanan bir tarihe de sahip olduğumuz ortaya çıkınca ne diyeceğimizi bilemedik. Heyecan ve sabırla oranın köklerinin açıklanmasını bekliyoruz.
Spordan arkeolojiye uzanınca hemen bozulmayın. Konuyu yine spora taşıyorum. Bizim dört elle sarılarak yapmamız gereken girişimi kim ilgili ise onlara söylüyorum: Ülkemizde antik zamanlardan kalma birçok kent var. Bu şehirlerin Gymnasium’u, Palaestra’sı, Hipodrom’u, Stadion’ları bulunuyor. Bunların içerisinde Stadion’u ile öne çıkan bölgelerde antik spor müzeleri kurulabilir. Bunların yanlarına kültürel ve tarihsel dokuyu bozmadan modern spor müzeleri yerleştirilebilir.
Bunu hemen yapabileceğimiz bir bölgeyi size iletiyorum: Afrodisias… Burası antik zamanlarda kullanılan ölçüleri ile 270x60 metrelik bir stadyumdur. Oldukça iyi durumdadır, istenirse atletizm yarışı bile yapılabilir. Buranın etüt edilerek bir antik spor müzesi kurulmasına başlanabilir. Benden duyurması…
Spor Müzesi

Yorum Yazın
Facebook Yorum