Bu konu oldukça tartışmalı, çok taraflı ve çözümü için kimsenin gayret göstermediği bir yöne doğru koşar adımlarla gidiyor. Geçtiğimiz yıl, yıllar önce denenmiş ve son derecede kötü hatırlanan bu uygulama ne yazık ki Dekanlar Konseyi tarafından bir oylama ile karar alınmıştır denilerek sınavların yapılmasında doğrudan sorumlu olan ÖSYM’ye aktarılmıştır. ÖSYM, kendilerine iletilen bu öneri ve görüşten yola çıkarak 2024 yılında ÖZYES isimli sınavı yapmıştır.
Dekanlar Konseyi, Üniversitelerimizin Spor Bilimleri Fakültesi dekanları tarafından oluşturulmuş bir yapıdır. Yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılında kurulmuş bir istişare heyetidir denilebilir. Bu konseyin bir yürütme kurulu var. Genelde Spor Bilimleri Kongreleri esnasında bir araya gelirler. Son zamanlarda bağımsız olarak toplantılarını yapıyorlar. Birçok alanda sporun bilimsel temellerde eğitim, öğretim faaliyetlerini sürdürmede katkıda bulunmak bu heyetin önemli faaliyetlerinden bir kaçıdır.
Ancak bir önceki dönemin konseyinin yürütme kurulu spor bilimleri fakültelerinin bölümlerine öğrenci alımında merkezi bir sınavın yapılmasını önerdi. Her ne kadar yapılan bir toplantıda oylama yapıldığı söylense de oylama listesini görelim diyen dekanlara, toplantıya katılanların imzaları gösterilebildi. Şahsen o toplantıda ben de yer aldım ama böyle bir oylamanın yapıldığını hatırlamıyorum.
Ankara’da yapılan toplantılarda özel yetenek sınavına ilişkin tartışmalar ve bir sınav parkuru üzerinde durulmuştu. Bu sistem bir Üniversitemizin Spor Bilimleri Fakültesinin kullandığı bir parkurdu ve her Üniversitenin bu parkuru yapması üzerine kulis yapılıyordu. Fakat bu parkurda kullanılan testin kullanımı izne tabi idi. Ayrıca önemli miktarda telif ücreti ödenmesi gerekiyordu. Son dakikada bu testten vazgeçildi ve hiçbir sporla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir parkur spor bilimlerinde öğrenim görmek isteyen öğrencilerin önüne atıldı.
Öyle bir parkur ki, içinde yer alan kasaların üzerinden atlama bölümünü yapay zekaya sorarak sorgulattım. Yapay zekanın beyni yandı! Bunun dışında geçtiğimiz yılki sınavda karşılaşılan sorunlardan yola çıkarak parkurun bazı bölümlerinin revize edildiği görülüyor. Hızlı şekilde slalom koşu ile yapılan bölümde kukalar bu defa zik zak yapılacak şekilde yerleştirilmiş. Nedeni, düz sırada olunca adaylar bu kukaları makas geçiş diyebileceğimiz teknikle geçmesinler diye. Top taşımanın yapıldığı bölümde bu defa topun alınıp bir miktar koşarak bir slalom sopasının etrafından dönerek tekrar alındığı yere bırakılması şeklinde yenilendi. Taşınacak topun ağırlığı 2 kg.
Şimdi bu parkuru eleştirme yerine şunu söylemekte fayda var: Spor Bilimleri Fakültelerinde öğrenim görmek için bir yetenek sınavına katılma konusu birçok ülkede tartışılmaktadır. Ülkemizde yapılan bu sınav, adayların gerçek yeteneklerini sergilemekten çok uzaktır. Öte yandan geçtiğimiz yıl bu sınav ile Fakültelerin dolmayan kontenjanlarının hepsinin dolacağı iddia edildi. Ne yazık ki buna inananlar oldu. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümlerinde öğrenim görebilmek için öncelikle YKS’de ilk 800 bin içerisinde olma koşulu var. Bu grup içinde ise özel yetenek sınavına girme hakkına sahip oluyorlar. Durum böyle iken bir de diğer bölümlerde okuyan öğrenciler için formasyon eğitimi şansı getirildi. Öğretmenlik için bir tarafta en az ilk sekiz yüz bin içerisinde olacaksın, sonra sınava gireceksin kazanabilirsen bu bölümde okuyacaksın. Öte yandan çok düşük bir puanla herhangi bir bölümü kazanan bir öğrenci, isterse formasyon eğitimi alarak öğretmen olma hakkını kazanabiliyor. Bu bir çelişkidir. Formasyon bugün yarın kalkacak ve öğretmenlik için belki başka bir sistem devreye alınacak.
Eğitim, bir ülkenin geleceğidir ve üzerinde titizlikle durulması gerekir. Ben, işin spor bilimleri tarafında olanları sizlerle paylaşıyorum. Bu yıl, geçen yılki parkura benzer bir sistem yine uygulamaya alınacak. Çok yakında kılavuz açıklanacak. Kılavuz demişken o kadar ciddiye alınıyor ki, aman kılavuz açıklanana kadar bilgi kamuya sızmasın deniliyor. Oysa bunu saklamanın ya da gizlemenin bir anlamı yok. Bu türden bir yaklaşıma takılıp kalırsanız, o zaman YKS için hiçbir dershanenin faaliyette olmaması gerekiyor.
Spor Bilimleri Fakülteleri için yapılan özel yetenek sınavları, adayların spor öz geçmişleri, yetenekleri ve becerilerini test edecek istasyonlardan oluşmalıdır. Bir test, sporun temel branşları olan cimnastik, atletizm, yüzmeyi kucaklayabilmelidir. Takım sporları ile geçmişi bulunanlar yaptıkları sporlardan değerlendirilmelidir. Mücadele sporları tamamen kendi branş kural ve tekniklerine göre test edilmelidir. Bir yüzücünün mevcut parkurda başarılı olması mümkün değildir. Bir tenisçinin, bu Alcaraz veya Sinner olabilir, yapılan ÖZYES
sınavından geçmeleri mümkün değildir. Bir Roland Garros veya Wimbledon şampiyonu olabilirsiniz ama buradaki Spor Bilimleri Fakültesi için özel yetenek sınavından başarılı olamayabilirsiniz. Sportif özgeçmiş konusu bir başka yazımın konusu olacağından şimdilik beklemeye alıyorum.
Bunların dışında dikkatlerden kaçan bir başka konu var. Bu yıl spor yöneticiliği bölümlerine girebilmek için YKS sonrası AYT’ye katılmak gerekiyor. Yani spor yöneticisi olmak istiyorsanız sporda özel yetenek sınavına girmenize gerek yok. Bunun anlamı spor yapmamış olanların sporda yöneticilik yapmalarının yolu daha kolay biçimde açılmış oluyor. Ne yazık ki, bazı spor yöneticiliği bölüm başkanı olan arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde bu yöntemden memnun olduklarını duydum. Çalıştığım kurumdaki arkadaşım bile aynı görüşte.
Spor yöneticiliği çok farklı boyutlarda bir eğitim içeriğine sahiptir. Her ne şekilde olursa olsun, sportif bir geçmişi olmayan, egzersiz yapma alışkanlığı bulunmayan, maç izlememiş, motosiklet kullanmamış, bir takımın taraftarı olmamış, bir renk aşkına tribünlerde yerini almamış bir adayın dört yıllık bir eğitim sonrasında diplomayı alsa bile onun iyi bir spor yöneticisi olabileceğine inanmıyorum.
Spor Bilimleri Fakültelerindeki spor yöneticiliği bölümleri yakında kapatılır. İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültelerine yeni bir bölüm olarak açılır, oralardan mezun olanlar yönetici olabilmek için, pardon çalışabilmek için uzun seneler iş aramakla meşgul olurlar. Maç kazanmak, kaybedince üzülmek, keyif almak için egzersiz yapmak, kitap okumak, tiyatro oyunları izlemek, çeşitli sportif karşılaşmaları izlemek gibi beceri ve alışkanlıkları olmayan bir spor yöneticisinin görev yaptığı spor kulübüne, çalıştığı spor teşkilatına, spor federasyonuna bir faydası olmaz.
Uzattığımın farkındayım ama bu konuda farklı bir yapılanmaya gidilmelidir. Dünya değişiyor. Sporun eğlence ve performans tarafı birbiriyle yarışıyor. Yeni sporlar icat edilmeye çalışılıyor. Yeni medya her tarafımızı sarmış durumda. Sıkıştığımız her durumda yapay zekaya danışıyoruz. Beslenmemiz bozuldu. Bazı hastalıklar için aslında çözüm bulundu fakat o kadar çok ilaç üretildi, o kadar çok hastane açıldı ki, bunların tüketilmesi gerekiyor.
Alt yapı diye bir şey kalmadı. On yılda bir ya da iki yetenekli sporcu keşfedilip sisteme sokulabiliyor. Televizyon yayıncılığı sona eriyor. Başka uygulamalar yayıncılığa başladı. Son zamanlarda okuduklarımdan, izlediklerimden bir şey anlamıyorum. Ya ben geride kaldım ya da onlar çok ileride. Okul öncesi egzersiz neredeyse yok derecesinde. Beden Eğitimi dersleri kaldırılıyor. Kimseden çıt çıkmıyor. Okullardaki egzersiz ve spor dersleri rafa kaldırılmış durumda.
Konuya özel yetenek sınavları ile başladık fakat çok farklı yerlere geldik. İşin bir de özel yetenek sınavları için kurslar düzenleyen tarafı var. Bunu bir başka yazımda sizlerle paylaşacağım.
İyi bir hafta olsun. Bu arada, Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’teki EYOF karşılaşmalarını sportstv canlı yayınlıyor. Fırsatı olanlar değil, spor bilimleri ile ilgili herkes bu karşılaşmaları izlesin, oradaki sporcular yarının olimpik şampiyonlarıdır.
Sporda özel yetenek sınavı

Yorum Yazın
Facebook Yorum