Filenin sultanları ile mutlu olduğumuz günlerde, futboldan gelen 6-0’lık bozgun moralleri bozduysa da “12 Dev Adam”ın başarılı sonuçları teselli olmaktan öteye geçip, “helal olsun” dedirtti. Basketbolda mücadele, yazıyı yazdığımız gün devam ettiğinden yorumu sonraya bırakıyoruz. Sonuç ne olursa olsun, şampiyonanın en başarılı ekibi millilerimizin olduğunu söylemeden de geçmemek gerekli diye düşünüyorum. İnşallah kürsünün en üst basamağında yer alırız…
Başarı veya başarısızlığı irdelediğimizde, ortaya çıkan gerçeği anlık düşünsek de, sonraları unutmak herhalde bizim en büyük meziyetimiz. Bir başarısızlığın ardından gelen başarı ile “oldubitti maşallah” derken, başarısızlığı hep “lastik patladı” veya “arada sırada olacak” diye geçiştiriyoruz ama, aslında biz kendimizi kandırıyoruz.
Yıllardır, özellikle spor adamları başta olmak üzere bu işin az da olsa içinde olanların dillendirdiği, bir türlü gerçekleştirmediği sistemin olmaması Türk sporunda en büyük sıkıntısı…
Bizim sporumuzda istikrarsızlıktan öte sistemi kuramamamız canımızı sıkan tehdit. Doğruyu itiraf etmek gerekirse, sadece sporda değil bu derdimiz!
Voleybol ve futboldaki başarı-başarısızlığı irdelememiz halinde de, sistem farkının ne denli su yüzüne çıktığını göreceğiz.
İspanya karşısında aciz duruma düşen futbol takımımızı belki de yüzyılın farkından kurtaran kaleci Uğurcan’ın inanılmaz kurtarışları oldu. “Yenilgiden ders çıkaracağız” söylemlerinin arkasına sığınanlar, A milli futbol takımımız karşısında İspanya’nın aldığı farklı galibiyetin sırrı nedir diye hiç düşündüler mi?
Aramızdaki fark sadece sistem…
Nedir sistem?
“Parçalardan oluşan dizinin, bütünün genel amacına doğru birlik halinde çalışması ile ortaya çıkan yapı. Aralarında ilişki bulunan, belirli bir amaca ulaşmak için, birbirleriyle etkileşimde olan ve bütünlük sağlayan elemanlar grubu.”
Tarihinde pek çok başarılara imza atan dünyada 1 numaraya kadar yükselen son olarak da dünya ikincisi olan kadın voleybol takımımızın başarısının arkasındaki gizli güç kesinlikle sistemin yaratılması.
Şöyle filmi geriye saracak olursak, federasyon başkanları değişmiş, antrenörler değişmiş, oyuncular değişmiş, ancak kurulan sistem sağlam olduğundan bütünlüğün bozulmaması başarıyı getirmektedir.
Şöyle bir maçlara bakacak olursanız, sahadaki altılı içinde hangi oyuncu oynarsa oynasın, sisteme ayak uydurduklarından çark sağlıklı işliyor. Elbette Eda Erdem’in harika kaptanlığı, Melissa Vargas’ın müthiş oyunu ön plana çıkmakta olsa da, hepsi sistemin birer parçası. Kadroda yer alan Zehra Güneş, Cansu Özba, İlkin Aydın, Ebrar Karakurt, Gizem Örge, Elif, Hande Baladın, Cansu Özbay, Elif Şahin, Derya Cebecioğlu, Yaprak Erkek, Aslı Kalaç, Sinead Jack-Kısal, Eylül Akarçeşme Yatgın. Hangisi oyuna girerse girsin, sistemin dışına çıkılmadığından makine sağlıklı işlemeye devam ediyor…
Şimdi gelelim sorularımıza.
A Milli futbol takımımızda bu durum söz konusu mudur?
Türk futbolunda sistem var mıdır?
Futbolcu ilk dersini nerede alır?
Şimdilik bu kadar yeter diyelim ve önemli olana parmak basalım.
Çocuğunuzu ilkokula yazdıracaksınız. Yaptığınız ilk şey nedir? Okulun iyi olması ve daha da önemlisi öğretmeninin kim olacağı. Bunu uzun süre araştırır, soruşturursunuz. İyi öğretmene düşmeli ki, iyi eğitim alsın. Geleceği de parlak olsun… Bu konuda belki torpile bile başvurursunuz…
Peki, futbol alt yapısına çocuğunuzu yazdırırken bunlara bakıyor musunuz?
Baktığınız diyelim. Önünüze gelen antrenörlerin hangi kurs mezunu, hangi takımları çalıştırdığını araştırıyor musunuz?
Araştırdığınızı varsayalım.
Son yıllarda antrenör belgeleri UEFA veya Pro ismini aldı ve kademe kademe artmaya başladı.
“Antrenörlük kademe sıralaması nedir?“ diye soracak olursanız da;
1.Kademe (Yardımcı Antrenör): Üst düzey antrenörün yanında ve spora yeni başlayanlarda. 2.Kademe (Antrenör): Minikler ve yıldızlar kategorisinde.
3.Kademe (Kıdemli Antrenör): Gençler ve büyükler kategorisinde.
4.Kademe (Baş Antrenör) : Büyükler ve milli takımlarda çalışmaktadır.
Şimdi sıkı durum. Zor bir soru geliyor.
Alt yapılarda (özellikle spor okullarında) kaç 4. Kademe antrenör çalışmaktadır?
Bugün için Türkiye Futbol Federasyonu’nun belge verdiği antrenör sıralaması şöyledir: UEFA PRO Lisanslı Antrenör, UEFA Elit Genç A Lisanslı Antrenör, UEFA A Lisanslı Antrenör, UEFA B Lisanslı Antrenör, UEFA C Lisanslı Antrenör, UEFA Futsal B Lisanslı Antrenör, UEFA Kaleci B Lisanslı Antrenör, TFF A Kaleci Antrenörü, TFF B Kaleci Antrenörü, Ulusal Kaleci Lisanslı Antrenör, TFF Teknik Direktör, TFF A Lisanslı Antrenör, TFF B Lisanslı Antrenör, TFF C Lisanslı Antrenör, TFF Gönüllü Lideri, TFF E-Futbol Sertifika, TFF Futsal Lisanslı Antrenör, Plaj Futbolu Antrenörü, Çocuk Futbolu Antrenörü, Engelli Futbolu Antrenörü, Maç Analizi Antrenörü, Atletik Performans Antrenörü, Oyuncu ve Maç İzleme Antrenörü.
Siz futbol okuluna giderek çocuğunuzu yazdırdığınızda, yukarıda söz ettiklerimizden hangi kademedeki antrenörle karşılaşıyorsunuz?
Hiç biriyle değil mi?
İstisnalar kaideyi bozmaz… Genelde, BESYO (Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu), Spor Akademisi öğrencileri veya bu işe yeni başlayan antrenörler. Amatör futbol kulüplerinde de yılların emektarlarını unutmamak gerekli…
Futbolda dünya ve Avrupa çapında başarılara imza atan ve bizim kalemize de 6 gol yollayan İspanya başta olmak üzere, Hollanda, Almanya, İngiltere ve diğer futbolda söz sahibi ülke futbollarına baktığınızda bizim tablonun tam tersini göreceksiniz. Onlar işi baştan sıkı tutuyor. En iyilerini alt yapılara monte ederek yeni yıldızların yetişmesini sağlıyor. Biz ise transfer piyasasında futbolunun sonuna gelmiş +30’lara çuvalla para verip ümit bağlıyoruz…
Yurt dışında eğitim alan gurbetçi futbolculara da bel bağlar, Arda, Hakan, Kerem ile her gün övünürsek, sistemi de boş verirsek, daha çok 6-0’lara ağıt yakarız!..
Yorum Yazın
Facebook Yorum