Ülkemiz futbolundaki son gelişmeler, futbolumuzun geleceği açısından maalesef pek umut verici bir görüntü vermiyor ve bunun böyle olmasının bizleri üzdüğünü buradan belirtmek istiyorum. Bu düşüncem özellikle hem çalıştırıcı durumunda olan antrenörlerimiz ve hem de futbolcu bazında bizleri üzmektedir. Neden mi? Geçen yılın Süper Lig şampiyonu olan Beşiktaş’ın teknik direktörü kardeşimiz bu yıl gerek UEFA Şampiyonlar Lligi’nde gerekse ülkemiz Süper Lig’inde almış olduğu sonuçlar hiç te istenileni ve de beklentileri karşılar olmamıştır.
Kendisini maçlardan sonra birkaç kez dinledim; takımda ya sakat sporcuların çokluğundan ya da sporcuların performanslarını sahaya istenilen bir düzeyde yansıtamadıklarından sikayet ettiğini duydum. Bu arkadaşımız, bu sorunları basına açık bir biçimde tüm kamu oyu ile paylaşma cesaretini gösterirken, acaba kendi eksiklerini de bize açık bir şekilde ifade mi ediyor? Bu örneğe verebileceğim onlarca takım ve teknik direktör gösterebilirim ama asıl sorunumuz bu değil!
Esas konumuza girmeden önce, siz değerli okurlarıma birkaç sorum olacak. Öyle sanıyorum ki, bu sorulara her okurumun kendilerine göre bazı cevapları olacaktır ve ben daha şimdiden bu cevapları duyar gibiyim! Sorularım şunlardır; 2021-22 Süper Lig sezonunda top koşturan Türk kökenli futbolcu sayımız sizce yeterli mi? (Her takımda bir iki türk futbolcu dışında hemen hemen hepsi yabancı sporcu oynatmaktadır). Daha henüz 2022 ye girmediğimiz halde bugüne kadar kaç tane teknik direktörün görevine son verildi? (Bazı kulüplerimiz üçer tanesinin işine son verdi!) Ağzımızda sakız gibi çiğnediğimiz ‘’alt yapı’’ sorunu ile ilgili kaç takımımız bu sorununu çözdü? Sizce futbol kulüplerimizi yönetenler gerçekten bu işten anlayan kişiler mi? Ve kuşkusuz Futbol Federasyonu’na değinmeyeceğim bile! Ancak hakemlerimizin sahalarda verdikleri kararlar gerçekle ne kadar yakından ilişkili?
Bizler sporda, dolayısı ile futbolda fiziksel hazırlık kadar psikolojik hazırlığın her zaman büyük önem taşıdığını biliyoruz. Bu bağlamda bir antrenörün, kendisinden ya da sporcusundan kaynaklanabilecek her türlü psikolojik sorunu anında teşhis edebilme yeteneğine sahip olması beklenir. Antrenör daha önceden edindiği kurumsal spor psikolojisi bilgileri ile (şayet öyle bir bilgisi varsa) kendi kişisel deneyim ve gözlemlerine dayanarak bazı çözümler üretebilmeli ve daha da önemlisi kendisi yapamıyorsa bile bu durumlarda mutlaka bir uzmana danışarak dışarıdan destek alması gerektiğini bilmelidir.
Özellikle son yıllarda; bu alanda yapılan çalışmalar bizlere sporcuların performanslarını arttıracaklarını ve optimal düzeye çıkarabileceklerini kanıtlamıştır. Spor psikolojisinin sağladığı olanakları tanımak ve onları kullanabilmek kuşkusuz günümüzde bir antrenörün (özellikle ülkemizde) bilmesi ve bunlardan yararlanması gerekmektedir.
Günümüzde artık her spor dalının antrenörü olmak, genel spor psikolojsi bilgilerini edinmek ve bunları kendi spor branşında kullanabilmeyi, kullanamıyorsa da uzman kişilerle mutlaka yakın bir çalışma içerisinde olmayı gerektirmektedir. Mesleği ile ilgili çeşitli bilimsel verileri antrenman programlarında kullanmak her anterörü, kendi alanı ile ilgili çeşitli araştırmaları yakından izlemek, bu yolla kazandığı yeni bilgileri, eksik bilgileri ve kişisel deneyimleri ile karşılaştırmak ve antrenman pogramlarını hazırlarken bunlardan yararlanmayı denemek zorundadır.
Her antrenör, çeşitli psikolojik gözlemler ve yorumlar yaparak bunların sonuçlarını değerlendirebilecek temel bir genel psikoloji kültürüne sahip olmalıdır. Bu şekilde sporcularını ve onların davranışlarını izleyerek onların olası davranışlarını ve bu davranışların nedenleri ile sonuçları arasında ilişkileri açıkalayarak sporcuların bireysel ve takımın (grup) olarak performanısını yükseltmede rol alabilsin, bir antrenör genel psikoloji kültürü ile özel olarak spor psikolojisi bilgileri arasında yeterli bir bağ kurabilmelidir ve bu bilgilrt ışığında kendisine özgü kallanılabilir sonuçlar çıkarabilmesiyle, meslek yaşamındaki en güç sorunulardan birini çözmüş olacaktır.
Her antrenör özellikle önemli karşılaşmlardan önce takımın (grup olarak sporcuların) bireysel olarak psikolojik hazırlığını yapmalıdır. Bu hazırlığı yapabilecek kadar psikoloji bilgisine sahip değilse bile daha önce de belirttiğimiz gibi dışarıdan mutlaka destek almalıdır. Anacak her antrenör sahip olduğu kuramsal genel psikoloji ve spor psikoljisi bilgilerini kullanırken kendi kişisel mesleki deneyimlerini ikinci plana almamalıdır. Özellikle psikoloji bilimi alanında genel kuramsal bilgilerle kişisel deneyimeler arasında çok önemli bir ilişki vardır. Psikoloji alanında kişisel deneyim ve birikimler en az kuramsal bilgiler kadar değerli ve önemlidir.
Herkese en içten saygılarımla…
Yorum Yazın
Facebook Yorum