Tanır mısınız, tanımaz mısınız?
Adını duymuş olabilir misiniz?
Bilemiyorum...
Kim ne derse desin, çok sevdiğim, saydığım, değerli bir ağabeyimdir...
Çamdibi’nin efsane takımı Yeşilova’dan tanıdığım, sonrasında İzmir Gençlik Spor İl Müdürlüğü bünyesinde dönemin sporcularının sağlık güvencesi olan İzmir Sporcu Sağlık Merkezi’nde Başhekim görevindeyken dostluğumuzu ilerlettiğim bir büyüğüm... Yan yana, omuz omuza da bazı STK’larda birlikte çalıştık, ondan ders aldım, güç buldum...
Dostluğu bir yana, eğitimci gibi hep doğruları işaret etti, insanlığın fair play çizgisini aşmamasını öğütledi... Çocukla “çocuk”, büyükle “büyük” oldu. Alçak gönüllü davrandı, hiç bir zaman egosu tavan yapmadı. Hiç bir zaman için karşısında kim olursa olsun eğilmedi, bel bükmedi, küçülmedi... Sevgisini, saygısını gösterdi... İşinde, özel yaşamında doğru bildiklerini yaptı, çizgisini asla aşmadı ve hep bu nedenle de büyüdü, büyüdü... Saygı duyulan bir kişiliğe büründü...
Adı Türk Sporuna altın harflerle yazıldı...
Yaklaşık 45-50 yıllık bir dostluk desem yanlış olmaz herhalde...
O benim için hep bir ağabey oldu...
Dr. Şaban Acarbay’dan söz ediyorum...
2019’un soğuk ocak başlarında, yeni yılın ilk yazısı olarak Dr. Şaban Acarbay için yine yazı yazmıştım. Aradan 6 yıl geçmiş...
O zaman içinde değişen nedir? Hiç bir şey... Bugün de aynı düşünceleri taşıyorum.
Şaban Acarbay ismi size ne hatırlatacak bilemiyorum. İyi tanıyanların şöyle tarif edeceğine inanıyorum: “Gerçek bir dost, iyi bir spor hekimi, tarif edilemez bir spor adamı. Sivil toplum örgütlerinin aradığı çalışkan insan. Her kesin yardımına 24 saat koşan güvenilir birisi...”
Üstelik adam gibi, adam… Hani derler ya: 10 numara, 5 yıldız… Karşısına yaz: Dr. Şaban Acarbay…
Gençlik Spor İzmir İl Müdürlüğü Sporcu Sağlık Merkezi Başhekimi olarak spora ve dolayısıyla da devlete yıllarını veren Dr. Şaban Acarbay’ı tanıdığım günden bu yana, “Gazeteci-doktor” değil de, “ağabey-kardeş” olarak dostluğumuz, arkadaşlığımız, kardeşliğimiz devam etti, ediyor…
İzmir’de futbolun ve futbol antrenörlerinin vazgeçilmezi olması ona belki çok fazla bir şey kazandırmadı ama o yönettiği ve temsil ettiği camiaları özverili çalışmaları, yarattığı “ekip ruhu” ile en azından kurumları bir kaç adım öne çıkardı… Belki de zirvede yer almasını sağladı…
Herkesin yardımına yorulmadan koştu. O’nun bu çalışkanlığı, yaptığı hizmetleri ve futbol bilgisiyle Türkiye Futbol Antrenörleri Genel Merkezi Yönetim Kurulu toplantısında tüm üyelerin oylarıyla “Genel Başkan Danışman” olmasını sağladı.
Sorarım size, genel başkan böylesini bulmuşken, bırakır mı?..
Yaşamı boyunca kendisini “insana hizmet”e adayan bir tıp adamı olmasına karşın futbol inanılmaz bir tutkusuydu… Futbol oynadı, antrenör oldu, futbolcu yetiştirdi...
Bir de Yeşilova sevdası var ki, anlatılmaz…
1954 yılında ailesi ile birlikte Yugoslavya’nın Makedonya eyaleti; Köprülü-Çeltikçi Türk köyünden Çamdibi’ne göç eden Acarbay, Yeşilova ve İzmir’in futbol duayeni Tatlı Mustafa (Mustafa Küçükoğulları) ile yolu kesişince “futbol hastası” oldu çıktı…
Namık Kemal Lisesi’nde dönemin en ünlü futbolcularıyla aynı formayı terletti. Semtinin takımları Göçmenspor, Hürriyetspor derken Yeşilova da kendisini buldu…
Futbol tutkusuydu ama okumak da en büyük arzusu olarak yaşamın da yer alıyor ve doktor olmayı düşlüyordu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. Okulun futbol takımında 2 numaranın (o dönemlerde sağbek) değişmez sahibi oldu. ABD’de “Spor Hekimliği Doktorası” yaparak, dönüşünde kurdukları Türkiye Spor Hekimleri Derneği’nde yönetici olarak yıllarını verdi…
Devlete girdi ve Türkiye’nin ilk Sporcu Sağlık Merkezi’nde “efsanevi başhekim” olarak emekli oluncaya kadar görev yaptı. Sayısız başarılara imza attı… Milli Takımlara hizmet verdi...
Bir yandan görevi, diğer taraftan sivil toplum ve mesleki örgütleri “tam senin için” diyerek görevleri kendisine verildi.
Dr. Şaban Acarbay döneminde sporcuların ilk koştuğu yer olan Sporcu Sağlık Merkezi’ni şimdi hatırlayan var mı?
1965 yılında Ankara’da Sahir Gürkan tarafından kurulan Türkiye Futbol Antrenörler Derneği’nin (TÜFAD) İzmir Şubesi’nde Taçsız Kral Metin Oktay’dan sonra başkanlığı üstlendi. Uzun yıllar bu görevi başarıyla yaptı...
Dr. Şaban Acarbay’ın daha Google Türkiye’de yokken, özgeçmişi kartvizitlere sığmıyordu…
Sekizi profesyonel olmak üzere 10 yılı aşkın faal futbol yaşamı, uzun yıllar süren antrenörlük deneyiminde gelen şampiyonluklar kendisi için “futbol yaşamında ilkleri yaşamak” adına anlamlıydı…
Aslında İzmir’de pek çok ilkini gururla yaşadı. Üstte de bahsettiğim gibi Türkiye’nin ilk Sporcu Sağlık Merkezi’nde doktor ve yönetici olarak uzun yıllar çalıştı.
Sayısız futbol organizasyonlarında yönetici, sportif olaylarda doktor olarak görevde bulundu. TÜFAD bünyesine Ege Bölge Temsilcisi, TÜRFAD’ta (Türkiye Futbol Adamları Derneği) Genel Başkan Danışmanı ve İzmir Şubesi’nde Kurucu Genel Sekreter, İZVAK Kurucuları arasına adını yazdırdı.
Sadece o mu? Aklıma gelenler arasında Çamdibi Masterler Kulübü kurucusu, Karşıyaka-Bornova masterler futbol derneklerinin onursal üyesi, sayısız STK’da başkan ve yönetim kurulu olarak görev yapan Acarbay, ayrıca yazar olarak da yıllardır gazete ve dergilerde spor tıbbı ve spor bilimleri konularında makaleler kaleme aldı.
Tıp doktoru, spor adamı, STK temsilcisi, antrenörlerin başkanı… Genel Başkan Danışmanı… Kim olursan ol, hangi makama oturursan otur. Yeter ki; adam ol…
İşte size adam gibi adam; Dr. Şaban Acarbay…
Adını Çamdibi’nde açılan Yarı Olimpik Yüzme Havuzuna verdiler...
Geç kalınmış ancak doğru karar verilmiş... Bir spor tesisine Dr. Şaban Acarbay isminin verilmesinden çok, böylesine değerli bir spor insanının hatırlanması, vefanın gösterilmesi... Gönül arzu eder ki; bir de futbol sahasına “Dr. Şaban Acarbay” adı verilsin...
Öyle büyük, anlı şanlı değil... Onun her zaman yanında olduğu mahalle aralarında top peşinde koşan çocukların oynadığı bir mahalle arasındaki futbol sahasına...
Bunu da ben öneriyorum...
O kadar belediye başkanı geçti... Her biri sıkıştığında danıştı Şaban Ağabeyine ama hiç mi akıllarına gelmedi, Dr. Şaban Acarbay ismini bir spor tesisine vermek?
O nedenle de Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki’yi kutluyorum... Bir spor adamı olarak teşekkür ediyorum... Eşki’yi tanımam... Hiç görüşmedim, konuşmadım.
İlk merhaba nasip olursa, şahsen bir spor tesisine Acarbay’ın adını verdiği için de teşekkür edeceğim...
Buradan da kendisine teşekkür ediyor, bu anlamlı vefa için de yürekten kutluyorum.
Bize kentini, şehrini seven, hizmette kusur etmeyen, spora âşık, sporun ve spora hizmet edenlere vefa duygusunu unutturmayan, semt, amatör spor kulüplerini elinin tersiyle itmeyen aksine onlara sahip çıkan, kucaklayan insanlar daha çok lazım...
Geç kalmış bir vefa

Yorum Yazın
Facebook Yorum